Birkaç yaz önce üç arkadaş Kemer’de Orange County’de kalmıştık bir hafta. Tatil köyü gibi bir otel.
Gidişimiz de şöyle olmuştu. Arkadaşlardan birinin işyerinde biri ailesiyle gidecekmiş, ödemeyi de yapmış, hastalık nedeniyle de gidemiyorlarmış, geç de haber verince parayı geri alamamışlar. Bize dediler ki, siz gidin, ne para verelim size dedik, ne isterseniz verin, zaten yandı bizim para dediler. Biz de kişi başı biner lira verdik ve gittik. Ucuz tatil oldu, şanslıydık.
Otel, Hollanda’ya benziyor. Amsterdam gibi sanki. Orange County aslında Portakal Eyaleti demek, yani Amerika’daki California eyaletinin adı. Portakal çok olduğu için. Hollanda’ya da portakal diyoruz. Renkleri de portakal. Belki de Hollanda’lılar zamanında Amerika’ya göç ederken portakal götürmüşlerdi yanlarında. Otel dizaynı Hollandasal. Evler, kanallar, köprüler. Binaların dış rengi de Amsterdam’daki Sloterkate yöresi evlerinde olduğu gibi, rengarenk. Her renkten ev var, Sloterkate’te genelde kiralık evler var, hesaplı.
Otelde de yani Amsterdam havası var işte. Çok keyifliydi tatil yapmak. Havuzda, havuz kenarında çeşitli oyunlar oluyordu, hepsine katıldık, su oyunları, yarışmalar, komik şeyler. Animatörler, animasyonlar. Biz üç kız, İsminur, Çimen, ben, çok eğlendik, bütün animatörlerle arkadaş olduk, herkes bizi tanıdı. Çok güldük. Bileklerimizde bileklikler vardı. Otel müşterisi olduğumuzu gösteren.
Deniz kıyısında da eğlence, spor çoktu. Su sporlarından ringoya bindik. Ringo, geniş bot gibi bir araç. Teknenin arkasından çekiliyor. Biz de dedik ki tekneyi sürene, heyecanlı olsun, çok hızlı sür. Zaten hızlı bir spor. Ama biz alışkınız, yamaç paraşütünden, ona da ilk bindiğimizde havadayken çok yavaş gelmişti. Paraşüt yavaş yavaş süzülüp iniyor. Hiç heyecan yok. Paraşütü sürene demiştim, bu ne ya, çok yavaş, hızlanmıyor mı, o da paraşütün iplerini tut aşağı yukarı çek demişti. Oynadım iplerle, hızlanmıyor paraşüt, ee dedim, o zaman paraşütün ipleri ile oynayarak paraşütün yönünü değiştirdi biraz, viraj aldı yani. Hepsi bu mu dedim. Bu spor böyle demişti. Hızlı sürmek istiyorsan sen de paraşüt öğretmeni ol madem, o zaman istediğin gibi daha hızlı sürersin, ayrıca öğretmenlerin de yarışları oluyor ya da paraşüt yarışları oluyor, onlara da katılırsın. Biz, müşterilerin sağlığından sorumluyuz.
Ringoyu da paraşüt gibi sanmıştım. Yanılmışım.
(devam edecek)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder