Oteldeki bir haftamız neşeyle, hareketle, eğlenceyle geçiyordu. Bütün etkinliklere katılıyorduk, herkesi tanımıştık, çok sayıda yabancı turist de vardı. En çok da animatörlerle kaynaşmıştık.
Ringo olaylı, balon adrenalinli ama olaysız geçmişti. Bir sonraki gün sıra jet skiye geldi. İkişer ikişer bindik iki jet skiye. Yine hız istiyorduk. Birden hızlandık açıklara doğru, yarış yaparak. Bağıra çağıra neşeyle. Ben jet skiyi bir anda aniden sola çevirince durdu, gitmez oldu, bozuldu herhalde ne olduysa artık.
İsminur, beynini yaktın aletin dedi, ya evet dedim, yandı beyinler, sıcaktan sıcaktan. Öyle durduk suyun üstünde, bağırıyoruz, help diye, s.o.s, neyse ki bir turist kız açıklara yüzüyordu, gördü bizi, konuştuk, gitti kıyıya, yardım geldi, onlar da jet skilerle geldiler. Bizi birine bindirdiler, kendileri diğerini kıyıya getirdi. Sonra bize dediler ki, lütfen bir daha bu bölüme gelmeyin, su sporlarına katılmayın, siz tehlikelisiniz, ay dedik daha açık büfeden karpuz getirip kesecektik.
Zaten tatilin sonuna da gelmiştik. Bir hafta deniz suyu gibi geçmişti. Bol bol da yüzmüştük, havuzda da denizde de. Nem Operasyonu adını takmıştık. Nem 1, denize girmek, nem 2, havuza girmek. Son gün geldi, biz bu otelden çıkmayı hiç istemiyorduk. Ne yapalım diye düşünmeye başladık. A planımız ne olsun, B planımız ne olsun, bir yol bulacağız kalmak için, para ödemeden tabii.
Animatörlerle konuştuk, bize yardım edin, kalmak istiyoruz, onlar da dediler ki, size bizim bilekliklerden verelim, sizi de animatör sanırlar, birkaç gün daha kalırsınız, otel bizim değil ya, babamızın malı değil ya, bize ne. İşte bu. Taktık bileklikleri, o gün çıkmadık, çok eşyamız da yoktu, eşyaları animatör arkadaşlar götürdü bir yerlere. Bütün gün eğlenmeye devam ettik. Otel bizim gibiydi sanki.
Akşam da eğlendik, gece oldu, kumsala indik, kumsal biraz aşağıda, otelden kumsala inerken yükseklik var, merdivenler var. Kumların üstünde uyuyacaktık, saat da zaten iyice geç olmuştu, yattık kumlara, uyuklamaya başladık. Biz üç kişi. Dördüncü kız da hep bizimleydi, o da bizimle birlikte kalmak istedi otelde gizlice, biz kumda yatarken o ben biraz daha durayım yukarda dedi, otelin barlarından birine gitmiş, birkaç meyve kokteyli içmiş, alkollu. Biz alkol almıyorduk, içmiyorduk, bünyemiz kaldırmıyor, kokusunu bile sevmeyiz. Ama o içermiş.
Hafif alkollü olunca bardaki kıza konuşmaya başlamış, sözde kız kıza geyik yapıyor, otelde gizlice kaldığımızı söylemiş akıllım. Biz yatarken, üstten bir ses duyduk, hey siz oradakiler diye, hiç oralı olmadık, tepki gelmeyince üstümüze ışık tuttular, ışık gören tavşan gibi kaldık öyle, siz nerede kalıyorsunuz diye sordu güvenlikçi, yanında bizim dördüncü kız da vardı. Diyecek bir şey yoktu, yakalanmıştık.
Eşyalarınızı alın, sizi kapıya götürelim dedi güvenlikçi, gece saat üç idi tam, bizi kapıya koydular, dördümüzü. O kıza söylendik tabii, hemen yakında bir park vardı, sabaha dek parkta oturduk, sabah ise İstanbul’a yola çıktık.
-Bitti-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder