Mahallede birkaç binayı yıktılar, kentsel dönüşüm mü ne varmış. Her taraf kaya oldu, moloz oldu. Ortalık savaş sonrası gibi, distopya gibi. Yıkıntılar içindeyiz. Yani şimdi Afrin’den bir özel harekat askeri gelse, bizim sokağa baksa, burada yabancılık çekmiyorum, burası da bizim Afrin gibi der. Ben de diyorum ki, burada yıkıntılar içinde bir konser verilsin. Afrin Rock Festivali, Afrock, kaya moloz festivali, yıkıntılar arasında konser. Kentsel dönüşüm festivali.
Sabah bakınca pencereden, bu sabaha beni böyle başlatmaya kimsenin hakkı yok, diye düşündüm. Bir de yıkarken internet kablolarına da zarar vermişler, net bir gidip bir geliyor. Yani hiç net değil. Net net değil, mahalle mahalle değil. Hiçbir şey olması gerektiği gibi değil. Hiçbir şey de hiçbir şey değil zaten. Zaten bile zaten değil. Hani sorarlar ya, müdür müdür müdür? Müdür acaba gerçekten müdür müdür ki, yoksa başkan mıdır?
Sokakta komşularla yıkıntılar hakkında ve yıkıntılar arasında konuşurken biz yıkılmamıştık. Ayakta konuşuyorduk. Bizi yıkamadılar diye kahkaha attık. Evler yıkılsın ama biz yıkılmayalım diyorduk. Eh sohbet ederken laf lafı açtı. Hazır dinleyecek insan bulmuşken bir teyze anlatmaya başladı. Konuşması gelmiş olmalı.
Teyzenin akrabası, bir gemi kaptanı imiş. İstanbul’daki gemilerden birinde. Kaptan Türk tabii. Kaptanın bir arkadaşı varmış. Rus. Rus’unda bir kızkardeşi var. Kadının kocası ölmüş ve bir de kızı varmış. Bu kadın, o gün abisi bizim kaptanın yanına gideceğini söylediği için kaptanın gemisine geliyor, abisini görmeye. Bizim kaptan kadına anında aşık oluyor. Rus’a söylüyor bunu. Rus da kızkardeşine söylüyor. O kadın da, demiş ki, bu kaptan eski kocama benziyor, ölmüş kocama, tamam onunla evlenirim demiş ve evlenmişler. Rus kızın adı Karmen’miş. Ne güzel isim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder