4 Eylül 2018 Salı

Günler



Baş örtüsü için iğne kullanırlar ya, iğneler ortalıkta oldu mu, kutunun içinde olmadı mı, mesela bazen lavaboya bırakırlar iğne kutusunu aynaya bakarken, o zaman aynaya yaklaşamam, sivri şeyler, iğneler korkunç geliyor bana. Ama aşı iğnelerinden ürkmem.

Bir dolu dizi izleyince not almak lazım, hangi dizi bu hafta Türkçeye çevrildi diye. Ekrana not kağıdı açmak lazım.

Rüyamda İstanbul’da sokaklarda dolaşmıştım, metal madde patlıyordu, zehirli gaz yayılıyordu, İstanbul’da sonradan oldu bu olay gerçekten de, fabrikadan zehirli gaz yayılmış, insanlar evlerinden çıkamamış, zehirlenmemek için. Rüyamda ben de evden çıkmayın diyordum. Şaşırdım haberi görünce, ne kadar da benziyor diye.

İnsan beyni ve hafızası değişik. Bazen şey olur ya hani fotoğraflara bakarız ve anlatılanlar olur fotoğraflarla ilgili sonra onları biz yaşadık sanırız. Annemizin düğününü hatırlamak gibi. Ben küçükken annemin babamla düğününde olduğumu sanırdım öyle hatırlardım, fotoğraflara baka baka.

Aquapark canım çekiyor herhalde. Rüyamda aquaparkta bir köpeği kurtardım, boğuluyordu az daha. Başkalarını da kurtardım, aquaparka yağmur yağdı, havuzlar taştı, yüzme bilmeyenler vardı.

Bir kitap varmış. Hayatı Anlama Kılavuzu galiba adı. Paketli, almadan önce içini açamıyorsunmuş. İlk sayfasında kılavuz sensin yazıyormuş. Geriye kalan bütün sayfalar boşmuş. Bir de pahalıymış. Alanlar hayal kırıklığına uğramış olmalı. Ben de acaba insanları anlama sanatı diye böyle bir kitap mı çıkarsam.

Laptopu kapatmaya üşeniyorum. Açık kalıyor gece ama sıcakta şarj uyarı veriyor, yakında bozulabilir diyor. Belki sıcak değil de nemdendir.

New York’u çevirirken New York diye bırakıyorlar, Niyork demiyorlar ama Pamukkale’yi çevirirken Cotton Castle diyorlar, tuhaf. Yani şimdi Eskişehir’i old city diye mi çevireceğiz, her şehirde bir old city, yani eski şehir var.

Rüyamda asansör durdu, çıkamadım. Sonra, kahve içerken kafede, denize sıfır kafe, birden iki metrelik dalgalar geldi üstüme, insanlar yüzmeye başladı. Ben de kahvemle suyun üstüne durdum. Dalgaların içleri görülüyordu, yeşil mavi. Bir de uzaylı vardı dalgaların arasında. Yosun gibiydi, el kadar boyu vardı. Su uzaylısıymış o. Yosun yeşili ama dikkatle bakarsan gözlerini görebiliyorsun. Dünyaya istilaya gelenlerin öncüsüymüş filan. Sonra sular çekildi, uzaylı geldi masama oturdu, kahve içtik. Ya dedim ya şimdi beni zehirlerse.  Yeni kahveyi önce ona içirdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder