Kapalıçarşıda bir kuyumcudan bir yüzük almıştım. Üzerinde taşlar olan şık bir yüzük.
Eve gelince,üstündeki taşlardan iki tanesi düştü. Ertesi gün götürdüm, biz bir bakalım, tamir edelim dediler. Birkaç gün sonra gittim aldım, evde aynı taşlar yine düştü.
Bir daha götürdüm. Biz bunu gönderelim tamir etsinler, dediler. Ünlü kuyumculuk firması var ya, o işte. Bir hafta sonra çağırdılar, geldi sizin yüzük dediler. Aldım ama yine düştü taşlar. Demek ki göndermediler bile o şirkete, tamir için. Gönderseler, şirketi herhalde yenisini gönderirdi.
Tanıdıklara, akrabalara sordum. Git o kuyumcuya, bu sorunu çözmezseniz sizi kuyumcular odasına şikayet edeceğim de, çözmezlerse, oda araya girer, hak ettiğinden fazlasını bile alırsınız dediler.
Gittim, önce sizi mahkemeye vereceğim, dedim, sonra da kuyumcular odasına şikayet edeceğim. Bunun duyunca tamamen ağız değiştirdiler, komşu kuyumcuya gittik, oradan benim yüzüğün daha iyisini bulduk, verdiler.
Demek ki bizde tehdit olmadan insanlar doğru iş yapmıyor. Örneğin, Amerika’da tüketicileri değil, üreticileri koruyorlar, tüketiciler zaten o kadar çok korunuyor ki, yasalarla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder