31 Mayıs 2018 Perşembe

Mengü ve Silvey



İnsanın Düşünmekten Canı Yanar Mı?

Nevşin Mengü

Everest Yayınları

Nevşin Mengü, bir televizyon muhabiri ve 2009 yılında İran’a gidip yaklaşık bir yıl boyunca o ülkedeki seçim sürecine tanık olmuş. Kitapta çeşitli yazılar var ve genelde seçim ortamını anlatıyor. Bunun yanında ayrıca İran’daki yaşamı ve özellikle de kadınların durumunu gözlerimiz önüne seriyor. Siyasi kısımlar çok ilginç olmasa da gündelik yaşam ve gazetecilerin, televizyoncuların durumu ilginç. İnsan o ortamı okuyunca dehşete kapılıyor. Not:3/4



Tanrının Unutulan Çocukları

Craig Silvey

Martı Yayınları

Keyifli, hüzünlü, duygulu bir ergenlik, ilk gençlik romanı. Üç erkek ve bir kız ergen karakter var. Jasper Jones, kasabanın hakkında pek de iyi şeyler düşünmediği bir oğlan. Charlie, kitapları ve yazmayı seven bir oğlan. Bir de Jeffrey var. O da eğlenceli ve komik biri. Eliza ise, Charlie’nin hoşlandığı kız. Kasabada bir genç kız kaybolur. Bu kayıp, bizim dört kahramanı da ilgilendirir. Jasper Jones’un hoşlandığı kızdır çünkü.  Ancak, bu kayıpla ilgili sırlar vardır. Bu sırlar, kitabın sonunda açıklanır. Dört ergenin ilişkileri ve sohbetleri hoş, bir yandan da polisiye havası var. Güzel roman. Filmi de güzel ancak roman kadar değil. Not:3/4

29 Mayıs 2018 Salı

Kedi Dili



Bizim sokağın üst köşesinde bir manav var. Karşı köşesinde de bir balıkçı. Her zaman önünden geçerim ikisinin de. Alışveriş de yaparım. Her zaman gördüğüm bir teyze vardır.

Bu akşam da gördüm teyzeyi, balıkçıda. Ya levrek alır ya da sardalya. Sordum teyzeye, neden hep bu ikisini alıyorsunuz, diye, mesela dedim neden somon almıyorsunuz hiç? Çünkü, kedilerim somon yemiyor dedi.

Ayrıca, balıkları hep kendim temizliyorum, balıkçı temizleyince kafalarını ve kılçıklarını alıyor, o zaman kedilerime veremiyorum dedi. Ne hoş dedim.

Madem ilgilendin, dur sana bir şey anlatayım diye ekledi. Evimde üç kedi var, bahçeye de kediler gelir, tam onyedi kedi olurlar, benimkilerle birlikte.

Bir haftasonu bir akraba düğünü için başka şehre gittim, döndüm, eve gelirken birbuçuk kilo sardalya aldım, diye devam etti. Eve girdim, kızarttım, bahçeye koydum, gazete kağıtlarının üzerine, benimkiler de çıktı dışarı.

Balıkları bırakıp bahçe kapısından eve doğru gittiğimde bir baktım, on yedi kedi eve girmiş, sardalyeyi yemek yerine evin içinde beni bekliyorlar. Yani, demek istiyorlar ki, biz balıkları değil seni özledik.

Pat diye öptüm teyzeyi yanağından.

26 Mayıs 2018 Cumartesi

Gündüz Sefası ve Fanatikler



Gündüz Sefası

Sarah Jio

Arkadya Yayınları

Jio’nun Sahildeki Kulübe (Yağmur Sonrası), Mart Menekşeleri gibi romanlarını okumuştuk. Gündüz Sefası da benzer şekilde okuma keyfi veren bir roman. Hem mutlu ediyor hem de hüzünlendiriyor. Jio, gerçekten de mutlulukla okunan yumuşak ve romantik romanlar yazıyor.

Gündüz Sefası adlı çiçek de kahramanlardan biri. Yine, eski ile yeniyi birbirine bağlayan olaylar var ve yine eskiyi araştıran bir kadın. Ada, hayatında yeni bir sayfa açmak için Seattle’a gelir ve bir yüzen evde yaşamaya başlar. Çevredeki insanları tanırken bir yandan da yüzer evde yaşamanın tadını çıkarır. Evde bir sandık bulur ve bu evde uzun yıllar önce yaşamış Penny adlı bir kadının hatıralarını okur, sonra da kadının hayatını merak eder. Penny bu evde en çok bir şeyler pişirmeyi sevmiştir. Araştırdıkça Penny ile ilgili gizemli olayları öğrenir, yaşanmış aşkları öğrenir ve öğrendikleri kendi bugünkü hayatını da etkiler.

Lezzetli roman.

Not:3/4



Fanatikler

Dean R. Koontz

İnkılap Kitabevi

Dean R. Koontz, en iyi, en tanınmış ve en üretken gerilim yazarlarından. Belki yüz tane gerilim romanı var ve hemen hepsi dilimize çevrilmiş. Genelde Stephen King ile karşılaştırılıyor. Stephen King, Koontz’a oranla biraz daha yumuşak gibi. Koontz daha sert olaylar yazıyor.

Fanatikler’de bir anne ve oğlu var. Oğlan küçük. Bir gün bir yaşlı kadın anne oğulun yoluna çıkıyor ve oğlana kafayı takıyor. Oğlanın şeytan olduğunu düşünüyor. Kadın aslında Alacakaranlığın Hizmetkarları adlı bir tarikatın başı, büyücü gibi biri. Yaşlı kadın bu oğlanı öldürmek istiyor. Ve anne oğul bu kadından ve tarikat üyelerinden kaçmaya çalışıyor. Onlara bir de detektif yardım ediyor. Heyecanlı, sürükleyici bir kaçış romanı. Yazarın eski romanlarından. Eski romanları daha sert.

Not:3/4

25 Mayıs 2018 Cuma

En İyi Filmler 2



Aguirre, Tanrının Gazabı (Aguirre, Der Zon Gottes)-Almanya, 1972
Tess-İngiltere, 1979
Hoşçakalın Çocuklar (Au Revoir Les Enfants)-Fransa, 1987
Bonnie and Clyde-A.B.D., 1967
Geçmişin Gölgesinde (American History X)-A.B.D., 1998
Arka Pencere (Rear Window)-A.B.D., 1954
Ölü Ozanlar Derneği (Dead Poets Society)-A.B.D., 1989
Protesto (La Haine)-Fransa, 1995
Annie Hall-A.B.D., 1977
Sonsuz Ölüm (Butch Cassidy and Sundance Kid)-A.B.D., 1969
400 Darbe (Les Quatre Cents Coups)-Fransa, 1959
Trainspotting-İngiltere, 1996
Zelig-A.B.D., 1983
Ran-Japonya, 1985
Kagemusha-Japonya, 1980
Komşum Totoro (Tonari No Totoro)-Japonya, 1988
Metropolis-Almanya- 1927
Belalılar (The Sting)-A.B.D., 1973
2001 Uzay Yolu Macerası (2001 Space Odyssey)-A.B.D., 1968
Full Metal Jacket-A.B.D., 1987
Taksi Şoförü (Taxi Driver), A.B.D., 1976
Ölüm Korkusu (Vertigo)-A.B.D., 1958
Gizli Teşkilat (North By Northwest)-A.B.D., 1959
Amerikan Güzeli (American Beauty)-A.B.D., 1999
Leon-Fransa, 1994
Hayat Güzeldir (La Vita e Bella)-İtalya, 1997
Baba Üçlemesi (The Godfather Trilogy)-A.B.D., 1972, 1974, 1990

Seçme Filmler listelerimden en iyileri seçmeye devam ediyorum. Halen 2000 öncesi filmlerden gidiyorum. Bu listeler bir yandan da sinema tarihinin en'leri gibi oluyor. Daha sonra 2000 sonrası ve ayrıca en sevdiklerimi de listeliycem.

22 Mayıs 2018 Salı

Kitap Arası




Sahafları severim. Kitapları sevdiğim için. Okumadığım kitapları bulabilmek için yol üstünde olunca hep uğrarım. Kitaplar yanında eski fotoğraflara da bakarım. Bu fotolar o şehrin tarihidir. Örneğin, Beyoğlu sahaflarında bütün bir Avrupa yakası tarihi bulunur bu fotolar sayesinde. İnsan yaşantılarına, şehrin yaşantısına meraklı olduğum için bakmayı severim.

Kitapların içindeki yazıları da severim. Okuyanların aldığı notları. Belki sevdiğim için karşıma hep okur notları çıkar kitapların aralarında. Yine çıktı, bugün dolaşırken öğlen. İki kitap gördüm üst üste. Biri, Reşat Nuri’nin Değirmen’i. Okumamıştım daha. Hemen aldım tabii. Altında da Dean R. Koontz’un Fanatikler adlı gerilim romanı vardı. Bunu okumuştum. Ama iyi gerilim, onu da aldım, bir daha okuyayım diye.

Ve şansıma ikisinin içinde bir şeyler vardı. Reşat Nuri’nin arka kapağının içinden bir Britney Spears kartpostalı çıktı. Arkasında da numara vardı. Art 9981. Kartın basım numarası. Spears’in şirin bir fotosu. Fanatikler’in içi ise çok zengindi. Öncelikle, elle ve renkli kartonla yapılmış bir kart çıktı, yeşil karton ve içindeki kalpte, seni seviyorum, yazıyordu. Kartın iç tarafında ise, sana olan sevgim gün geçtikçe büyüyor, denmişti.

Çizgili ince bir kağıtta ise, Her insan hak fıtratı geçer, doğa Hakkı (doğruyu) ararken bazen eline batıl (yanlış) geçer, hak zanneder, boynunda saklar. Güzel bir söz herhalde ama doğru yazılmamış olsa gerek. Büyük bir kağıtta ise, Osmanlının son dönemleri, İnkılaplar, Ekonomi başlıklı notlar vardı. Vakayı Hayriye, Menemen olayı, Soyadı kanunu, İş Bankası kuruldu, gibi notlar. Kitabın arka iç kapağında ise, Senle bir bütün olabilirdik, hoşça kal gözümün nuru, hoşça kal canımın içi, hoşça kal, yazılmıştı. Daha altta da, yorumsuz bir hayatı seçiyorum, doymadım inan sevgiye, korkulu geceleri sayar gibi, birdenbire yıldız kayar gibi, bir kuru dal ağaç gibi, aşksa bitti, bul kendini kuytularda, gibi bir şeyler yazıyordu.

Kitabın içinde ise Züleyha adı vardı. Kitabın sahibi olsa gerek. Hemen şöyle hayal ettim. Değirmen de, Fanatikler de Züleyhanın. Züleyha bir teyze. Bu iki kitabı ondan okumak için alan ise yeğeni olan bir kız. Adı Deniz olsun. Deniz, sekizinci ya da dokuzuncu sınıfta ve teyzesinden bu iki kitabı alıyor, Britney hayranı. Britney’i incelersek 2000’lerin başında ünlüymüş çok. Fanatikler’i ise birkaç yıl sonra okuyor, belki lisede iken okuyor, Osmanlı çalışmış, şiirlere meraklıymış, arkadaşlarına sevgi dolu kartlar yazarmış. Kitapları teyzesine geri vermemiş ve sonra da sahaflara bırakmış.




21 Mayıs 2018 Pazartesi

Anne




Anne With An “E”

Adı Anne, ve sonunda a yok, yani Anna değil, Anne, e ile, bunu sürekli olarak vurguluyor, yani Anna demeyin En deyin diye. Tuğba gibi, yumuşak g’li Tuğba, yumuşak g’siz Tuba.

Anne of Green Gables. Bir çocuk klasiği. 1908’de yazılmış, Kanada’lı Lucy Maud Montgomery tarafından. Yeşilin Kızı Anne. Çeşitli film ve dizi versiyonları var.

En yeni versiyonu bu. 2017 yapımı. Yani geçen yıl başladı. Birinci sezonu bitti. Yedi bölümlük bir sezon ve bölümler genelde kırkbeş dakika. Şu sıralarda ikinci sezonu çekiliyor ve bu yıl içinde inşallah izleyeceğiz ikinci sezonu, biricik Anne’i.

Yirminci yüzyılın başları. Anne adlı bir yetim kız. Ailesi ölmüş ve yetimhanede büyümüş. Green Gables adlı bir yöredeki bir çiftliğe evlatlık olarak geliyor. Anne, zeki, konuşkan, dürüst bir kız, prensipli ve biraz da çok bilmiş. Mantıklı ama aynı zamanda büyük bir hayalci. Durmadan hayaller kuruyor, hayallerini anlatıyor, şiir okur gibi, kitap gibi konuştuğu da oluyor.

Kızıl saçlı ve çilli. Güzel diyemeyiz ama sempatik. Minicik yaşta ama edebi bir dili var. Tam büyümüş de küçülmüş. Dizinin bu ilk sezonu Anne’in çiftlik evindeki ailesi, çevredeki insanlarla ilişkileri ve okulu ile geçiyor. Bir yetim olmanın zorlukları ile yaşıyor, duygulu, hassas, bazen deli olsa da iyi, tatlı Anne. Yetimhane arkadaşlıklarından okul arkadaşlıklarına geçiyor. Bir aileye ait olmanın mutluluğunu ve sıradanlığını deneyimliyor.

Dizi, biraz İngiliz kırsal dizileri havasında. Jane Austen, Bronte atmosferi var. Anne rolündeki oyuncu harika, inanılmaz ve diziyi tek başına sürüklüyor. Onu sevmemek olanaksız. Diziyi sevmemek olanaksız. Klasikleri sevenler, İngiliz klasikleri havasını sevenler, çocuk edebiyatını sevenler, sakın kaçırmasın.

20 Mayıs 2018 Pazar

1 Dergi 1 Kitap



Mikrop

Mikrop, yeni kültür sanat dergilerinden ve dolu dolu.

Üçüncü sayısında, Zülfü Livaneli ve Ali Poyrazoğlu için iki dosya var. Bunun dışında kültür sanat konularında çeşitli yazılar ve denemeler bulunmakta. Feridun Andaç, İlkay Akkaya, Sevinç Erbulak, Levent Ülgen, Zeynep Geçgin gibi yazarlar da var. Yaklaşan Dünya Kupası ile ilgili yazılar da yer almış.

İstanbul’un yaklaşık yüzyıl önceki fotolarının aynıları bugünlerde çekilmiş, aynı yerler, aynı açılar. Bir zamanlar televizyonda ünlü olan Gerçek Kesit televizyon dizisi hakkındaki yazı da ilginç. Atmışsekiz kuşağı, Rutkay Aziz, Giovanni Scognamillo da derginin diğer konuları.


Avukat

Mark Gimenez

Epsilon Yayınları

Avukat, bir aksiyon, gerilim romanı. Başkahraman avukat olduğu için bir hukuk gerilimi de sayılabilir ancak bu tür romanlardaki mahkeme sahneleri hiç yok. Avukat Andy Prescott, gevşek bir avukat, bisiklete biniyor, spor giyiniyor, trafik cezalarına bakıyor, aşk konularında da yeteneksiz. Bir gün bir milyarder onu tutuyor, kendi geçmişindeki kadınları bulmasını istiyor, çünkü milyarder geçmişindeki kadınlara karşı kendini suçlu hissetmektedir, onlara yüklü miktarda para ödeyecektir ve ayrıca milyarderin oğlu da ölümcül bir hastalığa tutulmuştur.

Avukat Andy bu kadınları teker teker bulmaya başlar ancak buldukça bir gerilimin içine düşer. Heyecanlı, sürükleyici, meraklı, iyi bir gerilim romanı. Biraz mizah da var. Not:3/dört

Film Seçkisi 11




Annemin Yeni Sevgilisi

My Mom’s New Boyfriend, 2008, A.B.D.

Antonio Banderas ve Meg Ryan’lı bir komedi. FBI ajanı bir oğlanın annesi bir hırsızla tanışır ve sevgili olurlar. Oğlan hem annesi mutlu olsun ister hem de hırsızı suçüstü yakalamak. Eğlenceli, hafif. Not:3/4

Hesaplaşma Zamanı

Grudge Match, 2013, A.B.D.

İki boksör gençliklerinde birbirine rakiptir. Aradan uzun yıllar geçse de bu rekabeti unutmazlar ve yaşlandıklarında yine ringe çıkmak isterler. İki yaşlı, Sylvester Stallone ve Robert De Niro. Oyuncuları sevenler için komik ve eğlenceli. Not:3/4

Amerikan Geceleri Efsanesi

The Myth of the American Sleepover

David Robert Mitchell, 2010, A.B.D.

Okulların başlamasına bir hafta vardır. Ergen liseliler tatilin son günlerinin tadını çıkarmak isterler. Eğlence, parti, aşk, arkadaşlıkla. Düzgün bir ergen filmi. Birçoğu gibi çılgınca değil, sakin ve olgun. Not:3/4

Roseanna

Roseanna’s Grave, 1997, A.B.D.

İtalya’da bir köyde mezarlık doludur. Bir kadın ise kalp rahatsızlığı nedeniyle ölmek üzeredir ve mezarlığa gömülmek ister. Kocası, köyde kimse ölmesin ve mezarlıkta yer kalsın diye köy halkını hayatta tutmaya çalışır. Sevimli, sıcak, romantik komedi. Not:3/4

Yeraltı Peygamberi

Un Prophete

Jacques Audiard, 2009, Fransa

Genç bir Arap oğlan yetimhanede büyümüştür ve hapse düşer, mesleği yoktur, okuma yazması yoktur. Hapiste sessizce günlerini doldurup çıkmak ister. Ancak hapishanede Korsikalılar ile Müslümanlar iki ayrı gruptur, her şey onlardan sorulur. Arap oğlan Malik de bu gruplardan uzak duramaz. Mecburen onun da başı belaya girer. Hapis süresince başına gelmeyen kalmaz. Film enerjik, sağlam, konu, oyuncular, her şey çok iyi. Bomba gibi film. Not:4/4

19 Mayıs 2018 Cumartesi

Müzik Seçkisi 10



Paris Combo-Attraction
France Gall-Jazz A Go Go
Ceren Aksan-Comeback
Ceren Aksan-Pavane
Sattar-Akharin Talash
Sattar-Taskin
Hakan Peker-Efsane
Maher Zain-Maşaallah
Feride Hilal Akın ve Hakan Tunçbilek-Gizli Aşk
Nilüfer-Sensiz Yıllarda
İmagine Dragons-Whatever it Takes
Ariana Grande-No Tears Left to Cry
Karsu-Jest Oldu
Mahmut Orhan-Save Me feat. Eneli
Francesca Gagnon-Je Voudrais Bien
Alizee-J'en Ai Marre
Flashdance-What A Feeling
Roy Orbison-California Blue
Sulton Ali Rahmatov-Rain
Orson Welles-I know what it is to be young

Film Seçkisi 10



Çiğ (Mezar)

Raw (Grave)

Julia Ducournau, 2016, Fransa

Çiğ, ilginç, modern bir tür gerilim, korku filmi. Genç bir kız, vejateryendir, üniversite için ailesinden ayrılır ve okula başlar, veterinerlik fakültesi. Et yemediği halde okulda et göre göre et yemeye başlar. Ama bu et yeme merakı iyice ilerler ve bir tür hastalığa dönüşür. Et yemeden duramaz. Türü sevenler kaçırmasın. Not:4/4

Ölümcül Maria

Die Todliche Maria

Tom Tykwer, 1993, Almanya

Koş Lola Koş’un yönetmeninden bir ilginç film daha. Bir apartmanda bir ev kadını, kocası şiddet uyguluyor, babası yatalak. Kadının hayatı umutsuz ve karamsar. Bir de komşusu var, koleksiyoncu, o da tuhaf biri. Bu ikisi yakınlaşırlar. Kaybedenlerin ilişkisidir bu. Karanlık bir psikolojik gerilim. Not:3/4

Son Portre

Final Portrait

Stanley Tucci, 2017, İngiltere

Amerikalı bir yazar, Paris’e gelir ve ünlü ressam-heykeltraş Giaocometti onun resmini yapmaya başlar. Ancak, resim bir türlü bitmez. Ressam başına buyruk biri olduğu için resmin boyanması uzar da uzar. Bir dahi ressamın hayatına bir bakış. Not:3/4

Muhteşem Loie

La Danseuse, 2016, Fransa

Yirminci yüzyılın başlarında bir dansçı kızın yaşamı. Paris’e gelir ve Folies Berger’de dans etmeye başları, kendi buluşu dans figürü vardır. Hayatı da kolay olmamıştır. O yılların diğer ünlü dansçısı Isodora Duncan ile de arkadaştır. Not:3/4

Dudaklarımı Oku

Sur Mes Levres

Jacques Audiard, 2001, Fransa

Kulakları ağır işiten ve dudak okuyan genç bir kız. Bir şirkette çalışıyor. Sıradan biri, yalnız biri. Şirkete biri gelir, bir serseri, hırsız, sert, yakışıklı. İkisinin değişik bir arkadaşlığı vardır. Biri iyi masum diğeri kötü. Birlikte işler yaparlar ve başları belaya girer. Film hem romantik, hem aksiyon, hem polisiye gerilim. Oyuncular çok iyi. Unutulmayacak filmlerden. Not:4/4

18 Mayıs 2018 Cuma

Kaderin Cilvesi ve Mucize



Kaderin Cilvesi

Hüseyin Rahmi Gürpınar

Ayrıntı Yayınları

Kaderin Cilvesi, yazarın en komik kitaplarından. Yani, kitaptaki ana kahraman mizah aslında. Para yüzünden insanların neler yapabildiklerini anlatıyor. Para mı ahlak mı, daha güçlüdür, elbette para.

Emekli bir adam ailesi ile yaşar, aile geniştir, kaynana ve akrabalar, hepsi büyük bir konaktadırlar. Adamın emekli maaşı aileye yetmez ve aç kalırlar, gerçekten de aç kalırlar. Evin üst katını kiraya vermek ister adam, verir de ancak üst katta kalanlar, adamın aile ve ahlakına tamamen ters şeyler yaparlar. Ancak, tüm aile para için her şeye göz yumar. Çok eğlenceli bir roman. Not:4/4




Mucize

R.J. Palacio

Pegasus Yayınları

Mucize, duygusal, hüzünlü ve çok da komik bir roman. Hastalık nedeniyle yüzü çirkin olan, arkadaşlarının deyişiyle yüzü yamuk olan August’un okul yaşamı. Sevgi dolu bir ailesi olan Auggie, okula başlar, herkesin yüzünü görünce başını çevireceğini de bilir. Okulda her şeye rağmen kalmaya devam eder. Çirkinliğine rağmen ondan iğrenmeyenler de vardır. Sevimli bir roman. Auggie, herkesin seveceği ve esprili bir karakter. Diğer kahramanlar da, Miranda, Via, Summer, Charlotte ve Auggie’nin babası da tatlı. Mutluluk veren kitaplardan. Not:3/4

16 Mayıs 2018 Çarşamba

Kısa Öykümsüler



Yolculuk

Arkadaşlarla sohbet ederken yanımıza biri geldi, bizimkilerden birinin arkadaşı imiş. İzlanda ve Norveç’e gitmiş. Hiç görülmedik yerler görmüş. Hiç bilmeden, önce İzlanda’da kalmış uzun zaman. Anlattı da anlattı. Gezginmiş, daha üniversiteyi yeni bitirmiş, her fırsatta gezermiş. Anlatırken sordum, Olimpos’a gittin mi dedim. Yok dedi. O zaman, daha gezmeye başlamamışsın dedim. Öyle baktı, bir cevap veremedi.

Zeki Çocuk

Fen testi yapmıştık. Bir öğrenci, kırk sorudan ikisini yapmıştı. Öğrenci velileri, test sonuçları için gelmişlerdi. İki soru yapabilen anne baba ile konuşuyorduk. Kızınızın ne okumasını düşünüyorsunuz ileride dedim. Tıp dediler. İçimden dedim, herkes kendi çocuğunu çok akıllı görüyor işte. Tıp okuması olanaksız. Aslında, tıpla fenin ilgisi yok ama bizim ülkede ilgili.

Gelişim

Ergen oğlan konuşuyordu. Annem bana kızıyor, hiç kendime bir şeyler katmıyor muşum, bana bir şeyler katan kitaplar da okumuyor muşum. Ne yani, ne katcam kendime, ben çorba mıyım?

Kitaplar

Aynı kitapları insan, çeşitli yaş dönemlerinde tekrar okumalı. Bazı klasikleri, 15 yaşında okuduklarını, 25 yaşında yine okumalı. İleride 35’e gelince bir daha okumalı. On yılda bir iyidir. Bakalım düşüncelerimiz nasıl değişiyor. Ben böyle anlatırken, arkadaşım, afaki konuşma dedi. O ne be dedim. Biz dedi öyle deriz hep işyerinde, kimya şirketinde çalışıyor da, bu sonuçlar, hesaplar afaki diyorlarmış. Afaki, söylemesi komik. Ay dedim ansiklobedi gibi konuşuyorsun sen. Bazı insanlar, kitap okumazmış, ansiklobedi okurmuş. Çok afaki.

Hijyen

Migros alışverişinde ağız gargara suyu ile muz almıştım. İkisini aynı poşete koydum, kasada ödeme yaptıktan sonra, kasadaki oğlan bakınca, hijyen önemli dedim, yemeden önce muzları yıkıycam. Günlük dizilerimi izlerken. Haftalık dizilerimi izlerken ise çekirdekleri yıkıyorum o sularla. Sırıttı oğlan.

15 Mayıs 2018 Salı

Sulu Muhallebi



Sulu muhallebi, yani muhallebinin sulusu. Bildiğimiz klasik muhallebi, yani anne muhallebisi sütle yapılıyor ve nefis oluyor. Daha önce yapmıştımdı, tarifi var blogumda.

Bu muhallebi ise süt yerine su ile yapılıyor. Bilenler bilir, ne bileyim on yıl önce filan okulların kapısında olurdu bu, su ile yapılan. Çok severdim. Üstüne bazen pudra şekeri koyarlar, bazen koymazlardı. Sade olanını severdim daha çok.

Bir de üstüne kırmızı şerbet gibi bir şey dökülürdü, gül suyu idi herhalde. Bir de su muhallebisi var, bu yaptığıma benzeyen, bunun tadı da su muhallebisine benziyor, onun üstüne gülsüyü dökülüyor. Bir de nişasta tatlısı var, biz ona paluze diyoruz aile içinde. Hepsi de birbirine benziyor.

Bu sulu muhallebi şöyle yapılıyor:

1.5 su bardağı süt
2.5 bardak su
dört yemek kaşığı nişasta
dört yemek kaşığı şeker.
Vanilya
Gülsuyu

Yapılması ise kolay. Hepsini tencereye koyuyorsun. Karıştırıyorsun. Pişince sulu oluyor, daha sulu da olabilir.

Hepimize, herkese iyi ramazanlar.


13 Mayıs 2018 Pazar

Film Seçkisi 9




Ölüler Konuşmaz ki

Yavuz Yalınkılıç, 1970

Sinemamızın ilk korku filmlerinden. Siyah beyaz film bir perili evde geçiyor. Eve gelenlere görünen bir ölü var. Bu ölü sürekli kahkaha atıyor. Korku filmi ancak güldürüyor. Not:2/4

Beni Adınla Çağır

Call Me By Your Name, 2017, İtalya

Ergen bir oğlan, ailesi ile yaşarken, babasına yardım etmek için eve gelen bir üniversite öğrencisi oğlana aşık olur. Bu aşk onu mutlu da eder, mutsuz da. Herkese göre olmayan film estetik yönden zarif. Not:3/4

Ebbing Çıkışı Üç Billboard

Three Billboards Outside Ebbing, Missouri, 2017, İngiltere

Orta yaşlı bir kadının, kızının katilini bulma çabası. Kadın, umudu kesilince, polise savaş açıyor. Konu, yönetmen, oyuncular, film iyi. Başrolde, Fargo’dan Frances McDormand var. Not:3/4

Paris Bekleyebilir

Paris Can Wait, 2016, A.B.D.

Amerikalı ve evli bir kadın, eşinin bir tanıdığı ile güney Fransa’da yolculuğa çıkar. Romantik bir yolculuk olur bu. Kadın, iki erkek arasında kalır. Hoş, estetik film. Not:3/4

Shell

Scott Graham, 2012, İngiltere

Shell adlı genç bir kız, İskoçya’nın ıssız bir yerinde babası ile yaşamaktadır. İkisi de pek normal sayılmazlar. Durgun, sakin ama ilginç bir film. Herkese göre değil. Not:3/4

11 Mayıs 2018 Cuma

Film Seçkisi 8




Tele Kız

Slovenka, 2009, Slovenya

Küçük bir şehirden başkent Ljubliana’ya üniversite eğitimi için gelen bir kız, parasızlık nedeniyle tele kızlığa başlar. İyi para kazanır ancak bu hayatın da zorlukları vardır. Oyuncu iyi, film iyi, sade, basit. Not:3/4

Kare

The Square

Ruben Ostlund, 2017, İsveç

Günümüzün gözde yönetmeninden ilginç bir film. Bir çeşit deneysel sanat filmi. Bir müze kuratörünün iş ve özel yaşamı ve sergilerin anlatıldığı film sadece deneysel çalışmaları sevenlere. Not:3/4

Ben, Tonya

I Tonya, 2017, A.B.D.

Yaklaşık 30 yıl öncesinin şampiyon buz patencisi Tonya Harding’in gerçek yaşamı ve onun rakibi Nancy Kerrigan ile dramatik ilişkisi. Konu iyi, oyuncu iyi, film iyi. Kaçırılmazlardan. Not:3/4

Miss Stevens

Julia Hart, 2016, A.B.D.

Yumuşak, hafif ama önemli film. Ergenlik ve yetişkinliğin ince yönlerini anlatan filmde bir genç öğretmen kadın, üç öğrencisini bir tiyatro yarışmasına götürür. Yarışma boyunca her birinin farklı sorunları olur. İzlemesi keyifli bir yetişme çağı hikayesi. Not:3/4

Peşimdeki Şeytan

It Follows

David Robert Mitchell, 2014, A.B.D.

Son yılların en iyi, yenilikçi, modern korku filmlerinden biri. Bilinmeyen bir ruh, insandan insana geçerek yaşamaktadır. En son içine girdiği kız ise bu ruhtan kurtulmak ister. Klas korku, ayrıca geriyor da. Not:3/4

10 Mayıs 2018 Perşembe

Müzik Seçkisi 9



Kovacs-Fool Like You
Ottowan-t'es.ok.wmv
Soha-Mil Pasos
Alacran-Reflejo de Luna
Tamara-Abrazame
Nathalie Cardone-Hasta Siempre Comandante Che Guevara
Francesca Gagnon-Je Voudrais Bien
Nouela-The Sound of Silence
Paolo Nutini-Don't Let Me Down
Haley Reinhart-Creep Radiohead Cover
Opa-Tsupa Jazz Manouche
Stacey Kent-All I Do Is Dream Of You
Jazz Lag-Route Sixty-Six
Pavlo-Mediterranean Eyes
Luna Blanca-Villa Azur
Michael Jackson-Heal the World
J.Fla-Heal the World (M.Jackson cover)
Michael Jackson-Beat It!
Michael Jackson-Billy Jean
Berk Coşkun-Benim Dünyam

9 Mayıs 2018 Çarşamba

Sarai ve Candy



Sarai

Katiller Çetesi

J.A.Redmerski

Ephesus Yayınları

Sarai, yazarın seri romanlarının ilki.

Roman, Sarai ve Victor’un hayatı üzerine kurulu. Sarai, genç bir kız, zorlu bir hayattan gelme. Küçük yaşta bir kötü adamın yanında esir hayatına başlıyor, adamın sevgilisi oluyor. Adamın Sarai’ye zaafı var.

Victor ise bir grup adına çalışan bir kiralık katil. Sert, duygusuz. Kardeşi ile birlikte grubun hizmetinde. Victor, bir gün, bir öldürme işi için Sarai’nin bulunduğu yere geliyor. Kız, gizlice onun arabasına binip onunla kaçıyor.

Tuhaf bir ikili, anlaşamıyorlar, ancak, adam kıza bir şekilde yardım ediyor ve birlikte kaçıyorlar, ama kiralık katilin işi de devam ediyor bir yandan. Roman, ikisinin ağzından ilerliyor. Akıcı, hoş, hafif bir roman. Biraz Meksika filmlerini andırıyor, biraz da Leon filmini. Keyifli. Not:3/4





Candy

İki Eroinmanın Aşk Hikayesi

Luke Davies

Koridor Yayınları

Candy, bir aşık çiftin eroin ile imtihanı. Bir erkek bir kadın, kadının adı Candy. Tanışıp aşık oluyorlar birbirlerine. Adam kadını eroine alıştırıyor. İlişkileri yıllarca sürüyor, isteseler de bu alışkanlıklarından vazgeçemiyorlar. Filmi de var romanın. Konusu nedeniyle herkese göre değil. İki kayıp insanın eroin bulmak için neler yapabildikleri şaşırtıcı ve üzücü. O ibretlik romanlardan. Not:2/4

8 Mayıs 2018 Salı

45'lik ve Para Tuzağı



45’lik

Mart ayında okuduğumuz derginin Nisan sayısı yine çok iyi. Dergi, eskileri anlatıyor, eski müzikleri, filmleri. Atmışlar, yetmişler, seksenler, doksanlar, o yılların sanat ortamı ve ünlüleri. Ajda Pekkan, eski İstanbul kültürü, Türkan Şoray, Freddie Mercury, Teksas Tommiks, Kilink, Cem Karaca, eski fotoromanlar, afişler, bu sayıdaki nostaljik konulardan birkaç tanesi. Müziğin, sinemanın eski yıllarını merak edenlerin keyif alacağı bir dergi bu.




Para Tuzağı

Para Tuzağı, yeni mizah dergilerimizden. Genelde karikatürler ve kısa çizgi bant mizah öyküleri bulunmakta. Sokak Dövüşçüsü, Voli, Sinem, Ama Arkadaşlar İyidir gibi hoş hikayeler var yeni sayısında. Genel olarak çizgileri, mizahı Lemanyak, Penguen, Uykusuz çizgisinde. Bu mizah tarzını sevenler için hoş dergi.

7 Mayıs 2018 Pazartesi

Bir Tereddüdün Romanı



Peyami Safa

Ötüken Yayınları

Peyami Safa, edebiyatımızın en iyilerinden. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Fatih-Harbiye, Yalnızız gibi hepsi ünlü ve sevilen birçok romanı var. Ayrıca, Server Bedii adıyla yazdığı romanları da bulunmakta.

Bir Tereddüdün romanı lezzetli bir roman. Öncelikle, yazar, insan ruhunu ve iniş çıkışlarını derinlemesine bir detayla anlatıyor. Ruhun detaylarını ondan okumak oldukça şaşırtıcı. Herhalde, hepimizin içindeki duyguları, düşünceleri böylesine ortaya çıkaran bir yazar azdır.

Ayrıca, kahramanları yoluyla yazar kendi döneminin bütün ayrıntılarını da gözlerimizin önüne seriyor. Ülkenin düşünsel durumu, aydınların yaşantısı özellikle. Aslında, Hüseyin Rahmi romanlarında olduğu gibi, yazar, kahramanları yoluyla dünya, yaşam, sanat, insan, aşk, kültür üzerine kendi düşüncelerini anlatıyor bizlere. Bir anlamda sanki her şeyi anlatmak istiyor, her şeye bir cevap vermek. Hüseyin Rahmi, bunu, romanın birkaç sayfasında yapıyor, Peyami Safa ise çok daha fazla sayıda sayfada düşüncelerini açıklıyor bize.

Bir Tereddüdün Romanı, adı gibi, tereddüdü anlatıyor. Tereddütleri yüzünden ne yapacaklarına karar veremeyen insanları. Romanın üç kahramanı var, yazar, Mualla, Vildan. Aydın, iyi eğitimli bir yazar ve gazeteci, başkahraman. Belki de Peyami Safa, kendisini anlatmış. Ayrıca, bu yazar yoluyla, o dönemin modern aydınlarını da anlatmış oluyor. Kafası karışık hepsinin. Bir yandan aydın bir yaşam sürerken, üretirken diğer yandan da bohem bir yaşam sürüyorlar.

Mualla, saf, temiz bir genç kız, eğitimli ve kitap sever. Bir kitap okuyor ve kitaptaki sorunlu hayattan etkileniyor, okuduğu kitaptaki kahraman hasta ve ölümden söz ediyor sürekli. Mualla, bu kitabın yazarı ile tanışmak istiyor ve tanışıyor, ortak bir arkadaş yoluyla. Yazar, Mualla’dan hoşlanıyor ve evlenmeye karar veriyor. Mualla’ya düşünmesi için zaman veriyor. Mualla tereddüt içinde, yazar da tereddüt içinde.

Vildan ise modern bir kadın, İtalya’da yaşıyor ve evli ve o da yazarın kitaplarına hayran. Yazarın evlenme kararını duyunca yazarla konuşmaya geliyor. Yazar, Vildan’dan da etkileniyor. Mualla, yazara uzak bir kültürde ancak Vildan ona daha yakın. Yazar, Vildan ile ilişkisinde de tereddütte, Vildan ise daha az tereddütte gibi duruyor.

Yazar, Mualla, Vildan üçlüsünün ağzından öğreniyoruz aralarında geçenleri ve her bir kahramanın da kişisel düşüncelerini. Hepsi çelişkiler içinde, ruhları karmaşık, ne istediklerini de pek bilmiyorlar. Peyami Safa yazar ve iki kadının hayatını çok gerçekçi bir tarzda anlatmış. Her birinin hayatı etkileyici bir dille, hatta büyülü bir dille sunuluyor bize. Düşünsel, ruhsal bir roman olmasına rağmen çok heyecanlı. Ayrıca, roman içinde bir roman daha var. Mualla’nın etkilendiği romanı da okuyoruz. Bunun yanında, dönemin edebiyatçıları ve sanat eserleri de romanda yer alıyor.

Kaçırılmaz.

Not:4/4

3 Mayıs 2018 Perşembe

Çekilmemiş Bir Film



Bir öykü düşündüm ancak iyi de film olur. Özetle şöyle;

Birinci sahne: Genç bir kız ile oğlan İzmir’de lise yıllarında birbirlerini severler ama sonra ayrılırlar.

İkinci sahne: Aradan elli yıl geçer. İkisi de İstanbul’a taşınmış, evlenip, çoluk çocuk, torun sahibi olmuşlardır.

Üçüncü sahne: Kadın, Aysel hanım, ailesiyle, üç oğlu vardır, gelinler, torunlar, Emirgan’da bir ahşap evde oturur. Bahçeleri güzeldir. Herkes mutludur. Eşini kalp krizinden kaybetmiştir.

Dördüncü sahne: Adam, Raif bey ise karşı tarafta Beykoz’da yine ahşap evde yaşamaktadır. Paşabahçe cam fabrikasına yakınlarda, hatıralarla dolu bir ev. O da çoluk çocuk, torun sahibidir, iki kızı vardır.

Beşinci sahne: Raif beyin eşi kanserdir, yalının denize bakan penceresinde sallanan sandalyede oturmaktadır. Raif bey, eşinin yanına gelir, uyumaktadır kadın. İçeri gidip eşine bir pike getirir ama geldiğinde kadının başı yana düşmüştür, kaybetmiştir eşini.

Altıncı sahne: Bu iki çocukluk sevgilisi elli yıl birbirlerinden haber almazlar. İkisi de aileleriyle tatile çıkar, birbirlerinden habersiz. Kuşadası’nda Kuştur Tatil Köyü’ne giderler. Yerleşirler, çoluk çocuk tatil yaparlar.

Yedinci sahne: İkisinin de çocukları hep birlikte tatil köyünden gezmeye giderler. Raif bey ile Aysel hanım, orda kalmışlardır. Havuz kenarında, ikisi de ayrı yönlerden birbirlerine doğru gelirken karşılaşırlar. Konuşurlar, ikisi de buruktur tabii bu karşılaşmadan. Raif beyin küçük torunu kız da dedesiyle birlikte kalmıştır ve onları görür, dedesi yanına geldiğinde, “dedeeee, o kimdi?”der, dedesi de, “eski bir arkadaş der”. Küçük kız, “dedeee, peki o senin sevgilin miydi eskiden?” der, dede, “çocukluk arkadaşımdı” der ve gülümser.

Sekizinci sahne: Kuştur Tatil Köyü’nün kapısında arabalar görürüz, arabaların bir kısmı kapıdan sağa döner ve gider, diğer kısmı da sola döner ve gider. İkisi de aileleri ile evlerine dönmektedir.