29 Nisan 2018 Pazar

Test



Bugün evin yakınındaki Migros’ta alışveriş yaparken, kasada ödeme kuyruğunda bir kız ve annesi vardı, ödemeyi yaptılar, kızın eli doluydu, bir de ayrıca içinde erik olan bir poşet vardı. Poşet açıldı ve erikler yere döküldü, kapının önünde. Kız, anne poşeti tut diyordu, anne ise yere eğilip erikleri toplamaya başladı. Anne, boşver onları, poşeti tutsana dedi. Ben de, kasayı bırakıp hemen gidip poşeti tuttum, çünkü anne toplarken yine dökülüyordu erikler.

Kız ve annesi teşekkür ettiler, erik alsana dediler, yok dedim, ekşi yiyemem, yok bunlar tatlı deyince, yok dedim, ben tatlı yerim, erik yiyemem. Güldüler filan. Burda mı oturuyorsunuz deyince evet dedim. Siz de herhalde burlardasınız ama diliniz azcık değişik sanki diye ekledim.

Evet dediler, biz burada doğduk büyüdük ama Jewish’iz, Museviyiz yani. Aaa dedim ne güzel, burada çok var sizden, deyince, ana kız çok hoşsohbet çıktılar. Biz Museviyiz ama durum çok karışık dediler, güldüler. Kız, McGill Üniversitesinde okumuş, annesi ile İstanbul’dalarmış. Çok gezmiş ama, Küba filan. Efes’te de bir yıl bir otelde çalışmış. Ben dedi, iki yıl dansözlük bile yaptım. Aaa dedim, nerede, Tunus’ta yapmış.

Bu ana kız, geçen hafta test yaptırmışlar. Atalarını bulmak için. Kan testi veya tükürük testi yapılıyormuş. Bu test ile geçmiş belli oluyormuş, genetik yönden. Buna göre, annenin annesi Rusya’da çıkmış. Rus Musevisi işte. Ama anneannesi İran. Çok karışık dediler.

Teste dayanarak, her yerde akrabaları varmış. Tunus’ta, İran’da, Kuzey Avrupa’da, her yere dağılmış bir aile. Üç türlü Musevi kolu varmış. Eskenaziler, Sefaradlar, Mirazirler, galiba. Hepsinden akrabaları varmış.

E o zaman dansözlük sizin genlerinizde olmalı dedim, madem, Tunus, İran var, geçmişte.

28 Nisan 2018 Cumartesi

En İyi Filmler



Potemkin Zırhlısı (Bronenosets Potemkin)-Rusya, 1925
Cennet Sineması (Nuovo Cinema Paradiso)-İtalya, 1988
Amadeus-Çekoslavakya, 1984
Rififi-Fransa, 1955
Konformist (Il Conformista)-İtalya, 1970
Serseri Aşıklar (A Bout de Souffle)-Fransa, 1960
Unutulmayan Sevgili (Jules et Jim)-Fransa, 1962
Kırmızı Fenerler (Raise the Red Lantern)-Çin, 1991
Tanrının Gazabı (Aguirre, der Zorn Gottes)-Almanya, 1972
Kiralık Katil (Le Samourai)-Fransa, 1967
Ateş Çemberi (Le Cercle Rouge)-Fransa, 1970
Easy Rider-A.B.D., 1969
Merhaba Dünya (Being There)-A.B.D., 1979
Hair-A.B.D., 1979
Bir Kadın Bir Erkek (Un Homme et Une Femme)-Fransa, 1966
Bonnie and Clyde-A.B.D., 1967
Yağmurdan Önce (Before the Rain)-Makedonya, 1994
Gündüz Güzeli (Belle de Jour)-Fransa, 1967
Mavi Kadife (Blue Velvet)-A.B.D., 1986
Sonsuz Ölüm (Butch Cassidy and the Sundance Kid)-A.B.D., 1969
Dr. Jivago (Doctor Zhivago)-A.B.D., 1965


İzleyip blogda yazdığım yaklaşık 1100 film arasından daha önce yaklaşık 500 tanesini seçmiştim, Seçme Filmler listelerimde. Şimdi de En İyi Filmler listeleri yapacağım, bu 500 film arasından. Bu listelerde, sinema tarihinin en iyi filmleri, efsaneleşmiş filmler, bir şekilde kült olmuş yani çok kişinin çok sevdiği filmler ve kişisel olarak da en sevdiğim filmler olacak.

Elbette binlerce film var. Çeşitli yönlerden efsane olan, başka en iyiler de var. Bütün filmleri izlemek zor. Bu listelerde, iki türlü yol uyguladım. İlki, kişisel beğenilerimi hesaba katmadan iyi filmler, ki bunlar da saymakla bitmez, örneğin, Yurttaş Kane, Bisiklet Hırsızları, Rüzgar Gibi geçti, gibi filmler de en iyiler ve en sevilenler arasında. Ama bütün iyileri yazamam. IMDB 250 listesinde örneğin iyi filmler var. Ama IMDB listesi, Amerikan Sineması ağırlıklı, oy verenler Amerikalı çoğunlukla ve onlar Amerika dışında ve alt yazılı filmleri izlemezler. Yani, IMDB çok iyi bir kaynak ancak Amerikan sineması için özellikle iyi bir kaynak.

Ayrıca, iyi filmlerle sevdiklerimiz de farklı kavramlar. İyidir sinema açısından ama sevmeyiz. Kötüdür ama severiz. Bu listelerimde hepsi iyi filmler, iyiler arasından da sevdiklerimi de ekledim. Yani, ikinci yol da yine iyi olup da aralarından en sevdiklerim de var. Sevsem de kötü olan bir filmi yazmadım.

Şimdilik, eski filmler arasından seçiyorum, yirminci yüzyıl yani, 2000 öncesi en iyi filmlerden birkaç tanesi bu listede.

Liste devam edecek yani.

27 Nisan 2018 Cuma

Müzik Seçkisi 8



Piiz-Gitme Kal Bu Şehirde
Fazıl Say-İnsan İnsan/Muhyiddin Abdal
Füsun-Bir Gün Olur Da Beni Ararsın
Cihan Mürtezaoğlu-Bir Beyaz Orkide
Cihan Mürtezaoğlu-Deli Zaman
Güliz Ayla-Bilirkişi
John Scatman-Scatman
Camila Cabello-Havana "Chicken vs. Girl"
Three Reasons-In the Mood For Love
Wolf Larsen-Kitchen Door
Antonio Banderas-Desperado
Katelyn Tarver-You Don't Know
Kaan Tangöze-Bekle Dedi Gitti
Hey Douglas-Darıldım
Harun Kolçak-Gitme Seviyorum
Daniel Castro-I will play the blues for you
The Rose-Sorry
Mamamoo-Paint Me
Noah-Diaura
Flowback-Crush on you

26 Nisan 2018 Perşembe

Seçme Filmler 5




Üçüncü Türden Yakınlaşmalar, 1977
Sofi’nin Seçimi, 1982
Konvoy, 1978
The Apartment, 1960
Aslan Kral, 1994
Akıl Defteri, 2000
Hoşgörüsüzlük, 1916
Operadaki Hayalet, 1925
Endülüs Köpeği, 1928
Posta Arabası, 1939
Oz Büyücüsü, 1939
Rebecca, 1940
Gazap Üzümleri, 1940
Malta Şahini, 1941
Büyük Uyku, 1946
Şahane Hayat, 1946
İnsanlar Yaşadıkça, 1953
Roma Tatili, 1953
Bay Hulot’nun Tatili, 1953
Yedi Kardeşe Yedi Gelin, 1954
Asi Gençlik, 1955
Beden Yiyenlerin İstilası, 1956
Yüksek Sosyete, 1956
Serseri Aşıklar, 1959
Hiroşima Sevgilim, 1959
Mançuryalı Aday, 1962
Lolita, 1962
Büyük Firar, 1963
Genç Hizmetçiler, 1963
Doktor Jivago, 1965
Persona, 1966
Bonnie ve Clyde, 1967
Woodstock, 1970
Ejder Kalesi, 1973
Maria Braun’un Evliliği, 1979
Ateş Arabaları, 1981
Ateşli Vücütlar, 1981
Örümcek Kadının Öpücüğü, 1985
Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar, 1988
Drugstore Cowboy, 1989
Benim Özel Idaho’m, 1991
Shine, 1996
Kirazın Tadı, 1997
Buffalo 66, 1998
Annem Hakkında Her Şey, 1999
Kaplan ve Ejderha, 2000
Küçük Gün Işığım, 2006
Nikita, 1990
Yasak İlişki, 1995
Aile Bağları, 1997
Soul Surfer, 2011
Fasulye, 2000
Çılgın Marslılar, 1996
Öldüren Şüphe, 1963
Birdy, 1984
Başka Söze Gerek Yok, 2013
Düşler Ülkesi, 2004
Aşkın İngilizcesi, 2007
Anadan Doğma, 1997
Aklım Karıştı, 1999
Ayazda Bir Yürek, 1992
Sapak, 1945
Deniz Feneri (L’equipier), 2004
Benim İçin Üzülme, 2006
Kumun Altında, 2000
Gir Kanıma, 2008
Ananı da!, 2001
Hayata Röveşata Çeken Adam, 2015
Duygudan da Öte, 2004
Zeitgeist, 2007
Cesaretin Var mı Aşka?, 2003
My Queen Karo, 2009
Kuskus, 2007
Frozen Land, 2005
Ruh Mutfağı, 2009
Volver, 2006
Yeni Başlayanlar için İtalyanca, 2000
Yeşil Işık, 1986
Çılgın Yabancı, 1997
Villa Amalia, 2009
Sil Baştan, 2004

Daha önce de dört tane seçme filmler listesi yazmıştım. Bu da beşinci oldu. İzleyip de blogda yazdığım yaklaşık 1100 film içinden bu listeyle birlikte yaklaşık 500 izlenir film koymuş oldum seçmelere. Eskiler, yeniler, karışık. Daha sonra da bunların içinden en iyileri, en sevdiklerimi, efsane filmleri listeliycem.

25 Nisan 2018 Çarşamba

Resital



Gülsin Onay konserine gitmiştim. Ünlü piyanistimiz. Kendisi de iyi, hoş bir insan.

Konserden sonra, kendisi çıkışta tebrikleri kabul ediyordu, herkes sırada bekliyor elini sıkıyor. Kendisini tanıyanlar da sohbet ediyor.

Ben de bir şekilde mecburen sıraya girmiş oldum, kalabalıkta sürüklendim, piyanistin önüne geldim, kutlarım, ne güzel çalıyorsunuz, dedim, başka ne denir ki zaten bu durumlarda.

Teşekkür etti o da, ben de tam önünden ayrılırken, bir dahaki konserinizde Rachmaninov çalsanıza dedim, o zaman o konserinize de gelirim, sırıtarak konuşmuştum.

Söylediğim an kendimden utandım, pot kırmıştım aslında, Gülsin Onay, gülümsedi sadece zarifçe ve olsun Mozart, Chopin, Beethoven da güzel dedi. Gülümseyince ben de yine muzipçe ve utanarak;

Eh madem o konserinize gelmem ben de, dedim. O da güldü ben de güldüm. Komiklik yaptığımı anlamıştı, ukalalık olarak düşünmedi neyse ki.

24 Nisan 2018 Salı

Puding



Öğrenciyken bizim evde ders çalışmak için toplanmıştık. Ders ama biz sohbete daldık tabii.

Beş kişiydik. Akşam. Biz gündüzden bir arkadaşla bir plan yapmıştık. Puding yapacaktık, içine de toz müshil ilacı koyacaktık. Diğer üç kız yiyecekti, biz de gülecektik.

Yaptık pudingi, koyduk tozu. Altı kase çıkmıştı. İkisine koymadık. Hepsini dolaba koyduk, ikisini ayrı koymuştuk.

Akşam ders çalıştık, eğlendik ama pudingleri unuttuk, yattık. Annem babam da evdeydi. Sabah uyandık, tuvaletin başına geldik. Babam çıkmıyor hiç tuvaletten.

Meğerse gece üçte uyanmış, bir tabak yemiş, çok sevmiş, bir tabak daha yemiş. Sabah da tuvaletten çıktığında, midem bozulmuş, kusura bakmayın çocuklar diyordu.

Biz de o arkadaşla hiç bozuntuya vermedik.

23 Nisan 2018 Pazartesi

Kasap ve Gece Nöbeti



Kasap

Shelley Coriell

Martı Yayınları

Gerilim, seri katil sevenler için ideal roman.

Kasap adı verilen bir seri katil. Kurbanlarını çok sayıda bıçak darbesiyle öldürüyor. Kurbanlarından birini elinden kaçırıyor. Kurban isim değiştirip saklanıyor. Katil ise ona ulaşana dek başkalarını da kesip biçiyor. Ölenler hep genç kızlar. Bir polis de kurbanla ilişki kurup kasabı bulmaya çalışıyor. Kurban ise ortalarda yok.

Kurgu iyi, katil çok gizemli, hiçbir şekilde katili tahmin etme olasılığı yok, romanın sonuna dek cinayetler sürüyor. Çok da heyecanlı bir sonla bitiyor.

Suç, takip, soru işaretleri sevenler için kaçırılmaz kitap.

Not:3/4



Gece Nöbeti

Tess Gerritsen

Martı Yayınları

Tess Gerritsen, gerilimin kraliçesi, Tami Hoag ve Patricia Cornwell gibi. Gece Nöbeti de, Çırak, Cerrah, Rizzoli ve Isles serileri gibi sıkı gerilim. Bir tıbbi gerilim. Bir hastanede ve bir huzurevinde garip hastalıklar ve ölümler gerçekleşmektedir. Nedeni belli değildir. Toby Harper adlı bir kadın doktor da bu gizemi çözmeye çalışır. Ancak ortada hiçbir ipucu yoktur ve hiç kimse de doktora inanmamaktadır. Polis de inanmaz ve olayı kendi çözmeye çalışır. Heyecanlı, sürükleyici, sonuna kadar ölümler ve heyecan. Gerritsen’in iyi romanlarından. Not:3/4

22 Nisan 2018 Pazar

Film Seçkisi 7



Görümce

Gupse Özay, 2016

Gupse Özay, görümce rolünde çok komik. Erkek kardeşini kıskanan bir abla onu kız arkadaşlarından hep ayırır, kardeşi bir kıza aşık olup evlenmek isteyince onu ayırmak için elinden geleni yapar. Gülmek için iyi. Not:3/4

Komşum Bir Ajan

Keeping Up with the Joneses, 2016, A.B.D.

Sıradan bir aile, sıradan bir ev. Yan tarafa bir aile taşınır, adam yakışıklı, kadın güzel, ikisi de havalı. Ancak yeni çift biraz gizemlidir, çünkü onlar casustur. Bizim sıradan aile de onlarla birlikte casusluğa başlar. Hafif komedi. Not:3/4

Son Aşk

Mr. Morgan’s Last Love, 2013, Almanya

Yaşlı bir amca, Paris’te yalnız yaşar. Karısı ölmüştür. Amca, çok genç ve dans öğretmeni olan bir kızla tanışır. İyi arkadaş olurlar. Amcanın çocukları bu kızdan hoşlanmazlar. İnce ve duyarlı bir film. Güzel bir sevgi öyküsü. Tadına doyum olmuyor. Not:3/4

Karışık Aile

Blended, 2014, A.B.D.

Adam Sandler filmleri her zaman Amerikan tarzı komedi oluyor. Bu filmde, Sandler, kızları olan bir bekar baba. Drew Barrymore da oğulları olan bekar bir anne. Bir tatil yöresinde yan yana tatil yapan iki ailenin çocuklarının ve iki yetişkinin aralarındaki ilişki eğlendirici. Not: 3/4

Mezuniyet

Graduation

Cristian Mungiu, Romanya, 2016

Genç bir kız, üniversite için yurtdışına gidecektir. Babası ile planlamışlardır her şeyi yıllardır. Ancak kız tam o günlerde saldırıya uğrar. Baba ve kız, gelecek için yeni kararlar vermek durumundadır. İnce, önemli film. Kaçmaz. Not:3/4

21 Nisan 2018 Cumartesi

Aforizmalar 3



İnsanın bir sıkıntısının olmaması çok sıkıcı.

Bir şarkı bana çok iyi gelmişti, hatırlayabilirsem yine iyi olacağım.

Maçka Parkındayım hiçbir şeyin farkında değilim, Gülhane Parkına gideyim belki farkında olurum.

Falımda yüreğim kabarmış, şiir yazayım bari.

Bak hayat, seninle aramızda çok anı var, üzme beni.

Hayatı a kışına da bıraksan a yazına da hep aynı hayat işte.

Tavuk döner et döner bir de sen dönsen.

Seni Allaha havale ediyorum, havale ücreti senden.

Kimseden çekmedim senden çektiğim kadar sevgili bankamatik.

Üç harfliler gelince, aşk yani, korkuyorum, hemen felak nasa bağlıyorum.

Aşk ve sanat, dünyanın kötülüklerine karşı en iyi iki kalkan.

Büyük sözler büyük vaatler hep sahte sevgilerde kullanılıyor.

20 Nisan 2018 Cuma

Hesse ve Sine



Çarklar Arasında

Can Yayınları

Yirminci yüzyılın en önemli yazarlarından Hermann Hesse. Şair ve ressam da olan Hesse asıl olarak romanlarıyla tanınıyor. Romanlarında psikanaliz ve uzak doğu felsefeleri konularını da işleyen yazarın bütün romanları önemli ve iyi. Genelde insanı anlatıyor, arayışını, gelişimini, toplumla çatışmasını. Bu romanında da ana konu eğitim. Ailesinin istediği yönde eğitim alan bir çocuğun, aile, okul ve kendi istekleri arasında verdiği savaşı konu alıyor. Türlü baskılar karşısında ne yapacağını şaşıran ve ezilen bir çocuğun hikayesi. Herkesin, anne babaların, eğitimcilerin okuması gereken romanlardan. Hesse’in kendine özgü gizemli, büyülü dili bu romanda da var. Not:4/4




Baştankara

Sine Ergün

Can Yayınları

Öykücülüğümüzün ustalarından yazarımızın bu şimdilik üçüncü öykü kitabı. İlk iki kitabı, Bazen Hayat ve Burası Tekin Değil, çeşitli ödüller almıştı, Haldun Taner ve Sait Faik öykü ödüllerini. Bu kitabı da Avrupa Birliği ödülünü aldı. Yazarın çok kendine özgü bir tarzı ve dili var. Öyküleri çok kısa. Bazen yarım sayfa, bazen bir sayfa, bazen de iki üç sayfa olabiliyor. Çok sade bir dili var, tamamen süssüz. Genelde, sıradan insanlık hallerini anlatıyor. Önemsizmiş gibi duran insanlık hallerini. Ancak, her bir kısa öyküsü, genelde belirgin bir başı ve sonu olmasa da, aynen gündelik yaşamdaki gibi yani, sanki bir roman yoğunluğunda. Ayrıca, bir yazım tarzı da var. Öyküdeki konuşmaları, paragraf ve cümle içinde virgülden sonra büyük harfle başlayarak yazıyor. Bu kitabındaki öyküler, diğer iki kitabına oranla daha yoğun. Kaçırılmaz yazarlarımızdan o. Not:4/4

18 Nisan 2018 Çarşamba

Tehlikeli Karım



Baharın gelmesiyle birlikte yeni başlayan dizilerden biri.

Orijinali yaklaşık iki yıl önce çekilen bir Japon dizisi. Yani bir uyarlama dizi bu. Dizi hızlı başladı, hızlı devam ediyor. İçinde aşk da ihanet de para da gerilim de olan bir dram.

Evli bir çiftin erkeği, karısını aldatıyor. Karısı ise bir anda ortadan kayboluyor. Kaçıranlar da 5 milyon fidye istemekte. Erkek, karısı kaybolunca, onu sevdiğini anlıyor ve polisle işbirliği yapıp onu bulmaya çalışıyor.

Karısı bulunuyor ama olay çok karmaşık. Ortada aldatma ve çok para olduğu için, karı koca ve öteki kadın arasında gerilimli ve güvensiz bir ilişki başlıyor. Beş milyon da ortada yok.

Kim iyi kim kötü, kim ne istiyor belli değil ve her an değişiyor. Dizi, eskilerden Kara Ekmek gibi sürekli bir heyecan içinde devam ediyor, aksiyon hiç durmuyor.

Oyuncular da iyi. Seçkin Özdemir’i en son Ateşböceği’nde, Gonca Vuslateri’ni de Anne dizisinde izlemiştik.

Heyecan sevenlere.

15 Nisan 2018 Pazar

Jio ve Kuzey Polisiyesi



Mart Menekşeleri

Saraj Jio

Arkadya Yayınları

Yazardan yine geçmişle bugünü bağlayan tatlı, akıcı, buruk bir mutluluk veren keyifli bir roman. Yine romantik, duygulu, meraklı, aşk dolu bir öykü. Uzun yıllardır yeni bir kitap yazamayan bir yazar olan Emily, eşi onu aldatınca, yengesinin yanına gider, bir adaya, orada dinlenip yeni bir kitap için ilham beklerken, yengesinde bir günlük bulur. Yine çok eskilerden bir günlük. Bu günlüğü okudukça ailesi ile ilgili gerçekleri öğrenir, geçmişteki aşkları. Yağmur Sonrası (Sahildeki Kulübe) gibi bu romanda da bir adadayız ve geçmiş ile bugün iç içe. Yine mutluluk veren bir kitap. Not:3/4





Burundi Prensesi

Kjell Eriksson

Labirent Yayınları

Tipik bir kuzey polisiyesi. Kar, kış, sıradan insanlar, işinde gücünde kendi halinde insanlar, aileler ve elbette bir cinayet. Bir adam öldürülür. Eşi ve oğlu vardır. Çevrede insanlar, akrabalar, polis, zaten küçük bir yer, herkes tanıdık. Cinayet yanında çalınan paralar da vardır. Ve de balıklar, akvaryumdaki. Burundi Prensesi de bir süs balığı. Hayat sakin devam ederken bir yandan da olay çözülür, herhangi bir iş gibi, cinayet de gündelik hayatın bir parçasıdır zaten, hırsızlık da, suçluyu yakalarsın, yeni bir suça kadar. Kuzeylileri sevenler için ideal polisiye. Not:3/4

14 Nisan 2018 Cumartesi

Müzik Seçkisi 7



Adamlar-Kapısı Kapalı
Adamlar-Koca Yaşlı Şişko Dünya
Neslihan-Sen Ben
Neslihan-Hiç Sevmedim
Neslihan-Adı Oldu Yalnızlık
LP-Lost On You
İlhan İrem-Anlasana
Candan Erçetin-Bahar
Sade-No Ordinary Love
Bea Miller-Song Like You
Bea Miller-Like That
Bea Miller-Crash and Burn
Kuan-Pirlere Niyaz Ederiz
Barış Özcan/Şanışer-Korkudan
Barbie Prenses ve Popstar-Burdayım
Conchita Wurst-Rise Like a Phoneix
Barbie Prenses ve Rock Star-Sesini Yükselt
Selena Gomez-Cruella De Vil
Twenty One Pilots-Stressed Out
Murat Ceylan-Yeni Nesil

13 Nisan 2018 Cuma

İki Edebiyat Dergisi



Porsuk

İki ayda bir yayınlanan ve yedinci sayısı çıkan edebiyat dergisi, küçük boyda, siyah beyaz. Toprakaltı edebiyat başlığıyla çıkıyor. Yer altı değil yani toprak altı. Sadece öykü ve şiir var içinde. Yara Haber Bülteni adlı şiir çok iyi (çatıda kalan/sandıkta tozlanmış/pili bitmiş tüm radyolar ve/yayınımıza yeni katılan dinleyiciler için tekrar ediyoruz/yara haber bülteni devam ediyor/…).

Dergide bir blog arkadaşımız da yazıyor. Aleyna Özden, Uçurum Mavisi adlı blogunda iyi öyküler, denemeler yazıyordu, İstanbul’da bazı dergilerde öyküleri de çıkmıştı. Bu dergide ise Şekspir’in Macbeth’inden bir kesit çevirmiş, başarıyla, İngilizce öğretmeni kendisi. Dergide bir de Halikarnas Balıkçısını anlatan yazı bulunmakta.

Yaba

En eski edebiyat dergilerinden biri. On yıllardır çıkmakta.

Dergide, Ferit Edgü, Yaşar Kemal, Şarlo, Sadri Alışık, Pirandello, Mahmut Makal, Leonard Cohen ile ilgili yazılar, çeşitli öyküler, şiirler, sosyal, tarih, edebiyat araştırmaları, denemeleri var. Bir profesörün Makal okuyarak İngilizce öğrendiğini anlatan yazısı çok hoş. Yaba Öykü dergisinin yıllar içindeki hikayesini anlatan yazı da edebiyatseverler için önemli. Siyah beyaz olan bu dergi, geleneksel edebiyat açısından iyi. Porsuk yeniyi, Yaba da eskiyi temsil ediyor.

12 Nisan 2018 Perşembe

Seçme Kitaplar 4



Sevmek Dokunmaktır, Desmond Morris
Bahara Kadar Bekle, Bandini, John Fante
Taş Ustası, Camilla Lackberg
Kutup Soğuğu, Arnaldur Indridason
Yaratıcı İmgeleme, Shakti Gawain
Yaşam Kitabı, Krişnamurti
Siyah İnci, Anna Sewell
Toza Sor, John Fante
Tek Boyutlu İnsan, Herbert Marcuse
Çocuk Kalbi, Edmondo De Amicis
Saklı Çocuk, Camilla Lackberg
İlk Müslüman, Lesley Hazelton
Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi, James Joyce
Meleklerin Gücü, Beki İkala Erikli
Altın Çağ-Ezgi Duran
Bir Kadının Hayatından Yirmidört Saat-Zweig
Bitmeyen Aşk-Pınar Kür
Boğaziçi’nde Bir Gezinti-Dionysios Byzantios
Çırak-Tess Gerritsen
Devrimin Kızı-Amy Engel
Dinle Küçük Adam-Wilhelm Reich
Doktor Jivago-Boris Pasternak
Don Kişot-Cervantes
Dua Saatleri Kitabı-Rilke
Eugene Grandet-Balzac
Ev Kuralları-Jodi Picoult
Gazap Üzümleri-Steinbeck
Girişim-Eren Özeren Özgül
Güzel-Robin McKinley
Kara Pazarlar-Ece Evren
Kusurlu-Cecelia Ahern
Kuşlar-Tarjei Vesaas
Martin Eden-Jack London
Mina-Zeynep Çolakoğlu
Oğlak Dönencesi-Henry Miller
Otuz Yaş-Ingeborg Bachmann
Örümcek Ağındaki Kız-David Lagencratz
Prens-Machiavelli
Saklı Çocuk-Camilla Lackberg
Sırlar Uçurumu-Alein Kentigerna
Sular Çekildiğinde-Arnaldur Indridason
Theo’ya Mektuplar-Van Gogh
Vadideki Zambak-Balzac
Ve Yüzlerimiz, Kalbim, Fotoğraflar Kadar Kısa Ömürlü-John Berger
Wittgenstein’ın Yeğeni-Thomas Bernard

Okuyup da blogda yazdığım kitaplardan bir seçme daha. Bu kitapların içinde ilginizi çekenler olursa, daha önce yazdığım eleştirilerini isteyen arkadaşlarıma gönderirim.

10 Nisan 2018 Salı

Kısa Öykü



Uzun öykü veya roman yazmak sıkıntılı bir etkinlik olsa gerek. İnsan yazınca, kendi yazdığı kahramanla arkadaş oluyor, hep onunla yaşıyor. Diyelim bir öykü yazıyorsun, öykü kahramanının adı da Öykü. Aldın mı başına illeti. Yat öykü, kalk Öykü.

Uzun da yazıyorsan artık kurtulamazsın öykünden. Öykü seni tutsak eder. Kendi beynine hapis olursun. Klavyedeki satırlara. Zihninde yaşarsın. Güneşi göremezsin de zihnindeki güneşi görürsün, öykünde sabah olduysa.

O yüzden kısa yazacaksın ki mahkumluğun kısa sürsün. Kısa ve acısız. Kısa öyküler uzun süre acıtmazlar. Kısa ve derin bir kesik olsa da iyileşmesi çabuk olur. Bir öykü neşteri olmalı insanın.

Bir öyküye başlarsın. Yazmak istersin. Yirmibeş yıl önce lise yıllarında sevdiği, çıktığı kıza bugün rastlayan bir erkek, o kadına dönmek için iki çocuğunu ve eşini terk etsin. Tam öykülük bir konu bu örneğin. Dramatik kurmak lazım. İki zamanlı olacak. Geçmiş ve bugün. Bundan bir Türk dizisi bile çıkabilir.

Veya, bir kadın sahaflara gidiyor. Eski fotolara bakıyor, öylesine. Beyoğlu’ndaki sahaflardan birinde. Siyah beyaz fotolara bakarken, hiç olmayacakmış gibi görünen bir olay gerçekleşiyor. Kadın, babasının bir fotosunu buluyor. Fotoda babası bir kadının omzuna elini atmış. Annesi babası ölmüş kadının. Fotodaki kadın ise annesi değil. Babası herhalde bir aşk yaşamış.

Bu kadın sahaflardan sonra eve gidiyor. Düşünceli. Akşam çocuğunu kreşten alıyor, evde oynuyorlar. Kadın hep dalgın, kimdi o kadın acaba, babasının yanındaki? Çocuğu ile oynamaya dalıyor sonra. Kızı pek oyuncudur, komiktir. Televizyon kumandasının sıfır tuşuna basar, televizyonun şarjı bitti anne der. Okuma yazmayı yeni öğrenmektedir, heceleyerek okur. Ona kaç yaşında olduğunu söyle, senin kaç aylık olduğunu hemen aklından hesaplar söyler sana.

Minik kız, oynarken Allah’ı sorar annesine. Allah’ın şekli nasıl, bizi nasıl görüyor. Anne, Allah’ın telefonu var mı? Annesi kendini tutamaz güler, kızım Allah’ın telefonu olur mu hiç yani. Minik kız ise şöyle der; ben ona bir telefon alırım, yukarı attırıveririm.

Bu öyküdeki kızın adı Öykü mü olsa ki?

9 Nisan 2018 Pazartesi

Yağmur Sonrası



Sarah Jio

Arkadya Yayınları

Sarah Jio’nun, Kristin Hannah, Maeve Binchy gibi sürükleyici, tatlı bir dili var. Bu romanda hüzünlü ama ince ve güzel bir aşkı doyumsuz kurgulamış.

İkinci Dünya Savaşı yılları. Anne, evlenme aşamasında, Gerard ile, evlenecekler ama aslında sadece iyi arkadaşlar, Anne aşık değil. Arkadaşı Kitty, savaşta görev almak istiyor, Pasifik’te hemşire olarak, Anne da ani bir kararla ona katılıyor ve Bora Bora adasına gidiyorlar. Gerard da asker olarak başka bir yere gidiyor.

Anne ve arkadaşı hemşireliğe başlıyorlar. Kitty ilişkiler yaşıyor, Anne ise Westry adlı bir askere aşık oluyor. Onunla sahilde bir bungalovda zaman geçiriyorlar işlerinden arta kalan zamanlarda. Bu bungalov aynı zamanda ünlü ressam Paul Gauguin’in bir zamanlar yaşadığı bungalov.

Anne ile Westry aşk yaşarken bir yandan da savaş devam ediyor. Adada iyi kötü birçok olay yaşanıyor ve araya bir cinayet de giriyor. Savaş belki aşk yaşamak için romantik bir dönem olsa da sonuçta savaşta aşk yaşamanın zorlukları da var.

Anne, Westry, Kitty ve çevrelerindeki insanların hayatını savaş şekillendiriyor ve her birinin hayatı hiç beklenmedik yönlerde ilerliyor.

Çok romantik, çok acı bir tat bırakan ama yine de doyumsuz bir aşk hikayesi. Yürek burkarken bir yandan da insanı mutlu ediyor. Ağlatıyor da güldürüyor da. Gerçekten de yazarın büyülü bir dili ve anlatımı var. Edebiyat olmasa da popüler tarzda ama lezzetli bir okuma.

Not:3/4

8 Nisan 2018 Pazar

Herkese Bilim Teknoloji



Oldukça ilgi çekici, faydalı yazıları içeren bilim ve teknoloji dergisi. Güncel bilimsel konuları sevenler için her hafta kaçırılmayacaklar olanlardan.

Bedensel egzersizin miktarını anlatan yazı tam günümüzün konusu. Doğan Kuban’ın Türk kültürünü anlatan yazısı da zihin açıcı. Doğada yok olmakta olan canlı türlerini anlatan inceleme de önemli.

Facebook hikayeleri ise şaşırtıcı. Şu bizim feyste neler de dönüyor, haberimiz yok. Dünyanın son beyaz gergedanı Sudan’ın hayatı ise iç burkucu.

Haftanın en önemli konusu ise Stephen Hawking. Şimdilik son bilim dahisi olan bilimadamının özel hayatı yansıtılmış. Hayatına giren kadınlar. Bizlere verdiği öğütler.

Hawking’in ölmeden önce üzerinde çalıştığı teoriler. Evrenin arka arkaya patlamalarla oluştuğu yönünde matematiksel teoremleri. Bir de ilginç olan nokta, Hawking, dine inanmasa da kilise ona ödüller veriyor.

Bilimsel gündemi takip etmek isteyenlere.

7 Nisan 2018 Cumartesi

Film Seçkisi 6



CENNET APARTMANI

Paradise Suite

Joost Van Ginkel, 2015, Hollanda

Birbirinden farklı ırkta ve kültürde insanlar Amsterdam’da bir binada bir araya gelirler. Altı kişinin hayatı bir ortamda ve bir şekilde birleşir. Genel olarak hepsinin hayatında dramlar vardır. Bir anlamda yeni bir hayata geçmek isterler, hepsinin özlemi, umudu vardır. Ancak gerçek hayat acımasızdır her zaman olduğu gibi. Doğal, sade, gerçek film. İyi bir sinema deneyimi. Göçmen sorunlarını da işliyor. Not:4/4

DAİMA LİLYA

Lilya 4-ever

Lukas Moodyson, 2002, İsveç

İsveç’ten fırtına gibi ve şiirsel başlayan ve öyle de biten ve insanı şaşkına çeviren bir film. Onaltı yaşındaki babasız kız Lilya’yı annesi de terk eder gider. Sokaklara düşen melek yüzlü saf kızı kandırırlar ve onun üstünden para kazanırlar. O ise melek umutlarını hiç kaybetmez. Genç yaşta seks işçisi olsa da o hayal dünyasında yaşar. Mükemmel sinema. Not:4/4

SONSUZ ŞİİR

Poesia Sin Fin

Alejandro Jodorowsky, 2016, Şili

Şilili özgün sanatçı Jodorowsky kendi geçmişine bakıyor. 90 yaşına gelen şair, yazar ve sinemacı Jodorowsky, bu otobiyografik filminde yaklaşık yetmiş yıl önce nasıl şair olduğunu anlatıyor. Çılgın şair arkadaşları ile o yılların sanatını nasıl oluşturduklarını ve renkli, düşsel ve gerçek yaşamlarını gösteriyor bize. Şiirsel, deli dolu, dopdolu bir hayat ve film. Not:4/4

6 Nisan 2018 Cuma

Nimetşinas



Hüseyin Rahmi Gürpınar

Atlas Kitabevi

Klasik yazarlarımızdan Hüseyin Rahmi’nin bu kitabında iki romanı ve bir öykü derlemesi bulunmakta.

Nimetşinas ve Hakka Sığındık adlı romanları, bunlara uzun öyküler de diyebiliriz, her ikisi de 100’er sayfadan uzun, her zamanki gibi çok iyiler. Bir de Meyhanede Kadınlar adlı öykü toplamı var kitapta. Hüseyin Rahmi öncelikle romanları ile tanınsa da romanları kadar çok sayıda olmasa da öyküler de yazmış. Öykülerinde de yine insanları, İstanbul’u, geçiş sürecindeki ülkemizi anlatıyor. Bir yandan gelenekler diğer yandan modern yaşam. Cumhuriyetin öncesi ve sonrasında yazdığı için bize o dönemdeki kültürel ve yaşamsal karmaşayı sevecen ve genelde komik bir dille anlatıyor.

Nimetşinas, vefalı, nimet bilen, iyiliği unutmayan ve sadık anlamında. Nimetşinas bir kız olan Neriman, zengin bir eve işe alınıyor. Ev işlerine yardımcı olarak. Çok genç ve güzel olduğu için evin beyi Nihat bey, eşini sevmesine rağmen Neriman’a aşık oluyor. Eşi Talat hanım da durumu öğrenince bu üçlü arasında dramatik olaylar yaşanıyor. İnsanın erdemleri, güçleri, zayıflıkları üzerine bir roman bu.

Hakka Sığındık ise inanılmaz bir olayı anlatıyor. Ülkenin yoksul zamanları, açlık var ve İspanyol nezlesi, ki Hüseyin Rahmi, o dönemdeki kolera salgınını da başka romanlarında anlatıyordu, herkes kırılırken bazı zenginler rahat hayat sürüyorlar. Nüzhet Ulvi adlı bir yazar ise, yoksul ailesine bakabilmek için zekice bir plan yapıyor. Zenginlere mektuplar yazarak onlardan para istiyor. Polis de peşine düşüyor yazarın. Olay, beklenmedik bir sonuca ulaşıyor. Hüseyin Rahmi insancıl bir polisiye roman yazmış.

Meyhanedeki Kadınlar öyküleri ise yazarın beş öyküsünü içeriyor. Büyük Günah, ölmeden önce bir günahını anlatan bir kadını, Nergis Hanımla Fehmi Bey, bir kadın ve iki kedisinin sevimli öyküsünü, Mübareğin Kuyruğu, eşeğini kullanarak para kazanan bir adamın komik öyküsünü, İğneli Fıçı, yazarın evinde arılarla savaşını, Zavallı Katil de karısını kıskanan bir adamın yok yere katil olmasını anlatıyor.

Kaçırılmayacak kitaplardan.

Not:4/4

5 Nisan 2018 Perşembe

Seçme Kitaplar 3



Sesler- Arnaldur Indridason
Yabancı-Camilla Lackberg
Buz Prenses-Camilla Lackberg
Vaiz-Camilla Lackberg
No 21-Anders Roslund/Börge Hellström
Ölümün Sesi-Arne Dahl
Hipnozcu-Lars Kepler
İnfazcı-Lars Kepler
Amanvermez Avni-Ebüssüreyya Sami
Kurucunun Kızı-Amy Engel
Beni Seç-Kiera Cass
Elit-Kiera Cass
Sonsuza Dek-Kiera Cass
Gözlerini Sımsıkı Kapat-John Verdon
Gönül Yarası-Chelsea Cain
Ajda’nın Elmasları-Mehmet Murat Somer
Gizli Ev-Dean R. Koontz
Bella’nın Ölümü-Georges Simenon
Hollanda’da Bir Cinayet-Georges Simenon
Huzursuz Adam-Henning Mankell
İ-Ercan Körpe
Mondrian Gibi Resim Yapan Hırsız-Lawrence Block
Vincent Konağı-Hale Nur Durmuş
Kim Olduğunu Biliyorum-David Kessler
Küçük Tatlı Şeyler-Jillianne Hoffman
Peter Pan Ölmeli-John Verdon
Otuz Mezarlı Ada-Arsene Lupin-Maurice Leblanc
Ateş Etme İstanbul-Celil Oker
Karanlık Kalp-Lee Monroe
Bana Dokunma-Tahereh Mafi
Karanlığın Kızı-Kelly Keaton
Güzel Şeytan-Kelly Keaton
Soğuk Öpücük-Amy Garvey
Yemin-Kimberly Darling
Çaylak El Kitabı 101-P.C.Cast
Gördüğüne Asla İnanma-Mario Mazzanti
Şah Mat-Mario Mazzanti
Pür-Juliana Baggott
Zamanın Efendisi-Maxime Chattam
Kaiken-Grange
Uyuyana Kadar-S.J.Watson
Celladın Kızı-Oliver Pötzsch
Bataklığın Kayıp Tanrıları-Elly Griffiths
Hain Yüreğim-Wulf Dorn
Kafes-Josh Malerman
Ölüm Peygamberi-Alein Kentigerna
Son Nefes-Michael Prescott
Trendeki Kız-Paula Hawkins


Okuyup da blogumda yazdığım kitapların arasında iyi olanların listesine devam ediyorum. Bu listede, polisiye, gerilim, suç, fantezi, distopya romanları var sadece. İsteyen arkadaşlarıma bu kitaplarla ilgili daha önce yazdığım yazıları gönderebilirim.

3 Nisan 2018 Salı

Ütopya



Ütopya güzel bir sözcük. Hayal içeriyor. Olmayan yer, olmayan ülke, her şeyin daha iyi olduğu ortam anlamında kullanılıyor. İlk kez ortaya çıkaran da, aynı adlı kitabı olan Thomas More.

Distopya ise daha yeni bir sözcük. Ütopya’ya karşı olarak çıkmış. Distopya ise kötü gelecek anlamında. Genelde, dünya veya yaşam yok olduktan sonra ortaya çıkacak ülke, dünya, yaşam anlamında. Ütopya ile distopya arasında gidip geliyor dünya işte.

Ütopya, olmayan anlamında ise aslında distopya olan anlamında oluyor. Komik ama öyle. Ters anlam olduğu için. Ütopya, olmayan, düşsel ülke ise, distopya bunun tersi, yani, olan, gerçek olan ülke oluyor. O zaman ütopya, gelecekteki iyi ülke, distopya ise bugünkü olan kötü ülke veya dünya.

Böyle bir anlam çıkabiliyor. Hayallerden söz edince biz ütopik oluyoruz, gerçeklerden söz edince ise distopik. Ama böyle değil kullanımdaki anlamı. İkisi de gelecekle ilgili.

Ütopya romanını okumayınca, ütopya deyince aklımıza sadece Selena geliyor doğal olarak. Şu eski dizi film. Bizim için Ütopya o işte. Selena, Ütopya gezegeninde iyilik yapardı, Yunan mitolojik savaş tanrısı Hades ise kötülük yapardı.

Ütopya, biliyor musun, ay evet bilmez miyim, Selena işte. Orda vardı Ütopya. Başka Ütopya da mı var yani.

Biz normal insanlar için Selena Ütopyası var, belki felsefeciler, felsefe sevenler için Thomas More’ın Ütopyası olabilir tabii ki. Herkesin Ütopya’sı kendine.

2 Nisan 2018 Pazartesi

Belkıs



Bahar bayramı, nevruz, paskalya, ortalık hareketli ne zamandır, kermesler de var. Canlandı çevremiz.

Hayat böyle renklenince insanın rüyaları da renkleniyor tabii. Rüyalar önemli. Rüya görmeyi seven biri olarak bu gece neler göreceğim derim hep uykudan önce. Rüyalar da migren gibi. Yani, insanın en yakın arkadaşı. Migren kötü bir arkadaş ama rüyalar iyi arkadaş. Hiçbir zaman ilişkinin bitmeyeceği bir arkadaş. Rüya kapanı kullanmamak lazım ki gece hayatımız eğlenceli olsun.

Rüyalarda gezmek kolay. Uçmak kolay. Hiç bilmediğin, görmediğin yerlere gitmek. Bilinçaltı işte. Gündelik yaşamda bilinçten çok bilinçaltıyla yaşıyormuşuz zaten. Bilinç belki diyor ki, git bir Assos’a biraz doğa gör deniz gör. Ama gece rüyada, bende olduğu gibi, Assos yerine insan Diyarbakır’a gidebiliyor.

Ben de kendimi Saba Melikesi Belkıs ile gördüm, birlikte dereye giriyorduk. Oralarda Çermik varmış. Belkıs oradaki bir derede yüzünü yıkıyormuş. Çünkü yüzü yaralı. Derenin suyu yaralara iyi geliyormuş. Belgeselden aklımda kalmış olmalı. Çermik çayı, Haburman Çayı, Sinan Çayı.

Belkıs ile, onun iyileşmesinden sonra, birlikte Gelincik Dağı’na çıktık. Dağda taş olmuş insanların heykelleri vardı. Bir efsaneye göre, kızın biri gelin olacak, gelin konvoyu dağın önünden ilerliyor. Konvoydaki bir kadının yanındaki çocuk altına yapınca kadıncağız çocuğun altını temizleyecek bir kağıt veya bez bulamamış ve poposunu ekmekle temizlemiş. Bunun üstüne bütün konvoy taş olmuş.

Dağdan sonra Belkıs ile gezerken yollarda, hadi Belkıs dedim bak paskalya var, hemen bir kiliseye gidelim, Belkıs dedi ki en yakın kilise bir saat uzaklıkta. Of dedim yaaa, o bir saat şimdi yollarda dört saat gibi gelir insana. E sen alışık değilsin buralara, ben yürümeye alışığım, nolcak ben o yolu göbeğimi kaşıya kaşıya giderim, dedi o da.

1 Nisan 2018 Pazar

Dudaktan Kalbe



Reşat Nuri Güntekin

İnkılap Yayıncılık

Reşat Nuri Güntekin’in en ünlü eserlerinden biri. Bu romanı Çalıkuşu’ndan sonra yazmış. Romanın kahramanı Lamia, Çalıkuşu’nun kahramanı Feride’ye benziyor.

Hüzünlü bir yaşam var romanda. Lamia’nın yaşamı. Gururlu bir kadının üzüntülü yaşamı. Onu üzen de Hüseyin Kenan. Bir müzisyen, kemancı.

Hüseyin Kenan, mühendis olmuş, Avrupa’ya gitmiş bir genç, müzisyen, Şark Noktürnleri adlı besteleri var. Dayısının bağ evinde kalıyor İzmir’de. Leyla adlı bir genç kız, Nimet adlı bir evli kadınla flört ediyor. Bir de komşu kızı Lamia var. O daha çok küçük.

Lamia, Kenan’a aşık. Kenan da onunla zaman geçirmeyi seviyor. Birkaç yaz içinde Lamia büyüyor. Kenan Lamia’dan hoşlanıyor. Lamia da ona hayran zaten, ne istese yapar. Lamia, sonunda Kenan’dan hamile kalıyor. Kenan için bir macera bu.

Kenan, İstanbul’a dönüp Cavidan adlı bir prensesle evleniyor. Lamia için ise zorlu bir yaşam başlıyor. Kızı Mebrure ile akrabalarında, farklı şehirlerde yaşıyor, erkekler onu hep hor görüyor. Lamia, o ilk aşkının bedelini ödüyor.

Sonu ise daha da dramatik. Kenan ile Lamia’nın aşkı ve yaşamları unutulmaz. Lamia’nın romandaki lakabı Kınalı Yapıncak, çilli olduğu için. Dudaktan Kalbe ise Kenan’ın düşüncesi. Aşklar dudakta kalsın kalbe inmesin anlamında, yani sadece eğlensin, ciddi ilişki olmasın.

Not:4/4

Billur Kalp




Hüseyin Rahmi Gürpınar

Atlas Kitabevi

Billur Kalp, edebiyatımızın en iyilerinden ve mizahi bir dille İstanbul’u anlatan Hüseyin Rahmi’nin en iyi kitaplarından biri.

Billur Kalp, kitabın kahramanlarından Sema’nın kalbi. Paşa kızı ancak yoksul düştüğü için evden çalışmaya başlıyor. Sonra işini büyütüyor.

Kitapta iki uzun öykü var. İki öykü birbirinden bağımsız olmasına rağmen aynı çevrede geçiyor. İki öykünün de temelinde, genç ve masum kızları işe alma bahanesiyle işyerlerine çekip onlarla eğlenmek isteyen iş sahibi erkekler var.

Birkaç erkek birleşip bir plan yaparlar. İşyerine genç kız katip lazım olduğunu bildiren reklam yazarlar, bir gazeteye. İlanı gören kızlar gelir. Erkekler, aralarında en genç ve güzelleri seçerler. Üç kız kabul edilir işe. Erkekler de onları yanlarına alıp bir otele eğlenmeye giderler. Ancak, bundan sonrası felakettir. Herkes için dram gerçekleşir.

İlk öykünün en ilginç bölümü, otelde eğlenenlerin aralarında bir tiyatro oyunu sergilemesidir. Zelzele adlı bir tiyatro eserini oynarlar aralarında. Oyunu o anda kendileri yazarlar.

İkinci öyküde ise, paşa kızı Sema ile paşa oğlu Muhlis birbirlerini severler. Evlenmeyi düşünürler. Ancak komşuları Jale kötü niyetlidir. Muhlis ise çok kıskanç. Sema, para kazanmak için iş yapmaya başlar. O da ilk öyküdeki işyerine gider, başka bir ilanla. Muhlis ise onu izler ve Sema’nın iş yapmaya gittiğini değil de eğlenmeye gittiğini düşünür ve ondan ayrılır.

Öykünün bundan sonrası da dramatik, hüzünlü.

Hüseyin Rahmi yine yüzyıl öncesinin insanlarını anlatıyor bizlere.

Not:3/4